1 Nisan 2013 Pazartesi

İMAM ŞAFİÎ’YE SESLENİŞ




Dört yıl önce İmam Şâfiî özel sayısı çıkarma teşebbüsü hâlâ semeresini vermedi. İlgili arkadaş benden de bir yazı istemişti. Ben “Bu konuda  bir çalışmam yok” demiş ve özür beyan etmiştim. Ama ısrar sonucu “Bari bu kervana bir manzume ile katılayım!” dedim ve aşağıdaki kasîde bu niyet ve çabanın bir eseri olarak ortaya çıktı. Ama üzerinden seneler geçmesine rağmen bir türlü gün yüzüne çıkamadı.
Hani derler ya İmam Şafiî anne karnında uzun zaman kalmış ve ancak İmam Ebu Hanife’nin ölümü sonrasında doğabilmiş.
İmdi bizimkiler derler ki “Sizin imam, bizim imamın korkusundan ana karnında haddinden fazla bekledi, o bu dünyadan göçmeden korkusundan bir türlü dışarı çıkamadı”.
Onlar da derler ki: “Aksine sizin imam bizim imamın geleceğini duydu, korkusundan o daha çıkmadan tası tarağı topladı ve göçtü.”
İyi anladık da bizim kasidenin yayınlanması için böyle bir endişeye gerek ve mahal yoktu ki.
Her şey vaktine merhun derler ya, bizim kasidenin okunması da İstanbul İlahiyat tarafından düzenlenmiş olan ve geçtiğimiz hafta sonu (30-31 Mart 2013) akdedilen Uluslararası İmam Şâfiî Sempozyumu’nda gerçekleşmiş oldu. Tebliğimi kısa keserek ve bir iki dakika da başkanın müsamahasına sığınarak divanda okumuş olduk.
İmam için rahmete vesile olmasını diliyoruz.
Bizlere de İmamlarımızın yolunda olmayı nasip etmesini diliyoruz.
İmamların yolunda olmak, onların çağında yaşamak değildir. O yolun çağımıza tekabül eden kısmında onlar gibi yürümek demektir.
Artık gün yüzüne çıkmış oldu. Dolayısıyla kasidemizi sizlerle de paylaşmayı uygun buluyorum.
“Tesma’l-Mu’aydî hayrun min en terâhu” demezseniz işte kasidemiz:
Dua ile!

01.04.2013
GARİBCE


İMAM ŞAFİÎ’YE SESLENİŞ[1]


Muttalib’de birleşir soyun soyu ile Peygamberin
Adını aldın hem ümmetine imam oldun Şâfiî

Yıl yüz elli idi doğdun insanlık ufkuna Gazze’den
İki yaşındayken Mekke’de kendini buldun Şâfiî

Yöneldin Arapçaya mahir oldun dilde ve şiirde
Oka merak sardın, en sonunda fıkha daldın Şâfiî

Okçulukta onda dokuz isabetin vardı yok güman
İlimde daha iyi Hakka açılan yoldun Şâfiî

Yedisinde ezberledin Kuran’ı sıra Muvatta’da
Daha yirmisinde Fetva vermeye ehildin Şâfiî

Dolaştın Yemen’i, Mekke, Medine ve de Bağdadı
Nice üstad yanında Malik’i fırsat bildin Şâfiî

Irak ilim ve fıkhını Muhammed bin Hasan’dan aldın
Daha genç yaşta tasnif ü tedvine eğildin Şâfiî

Yokluk içinde hep yetim büyümen, kemiklere yazman
Engel ne ki ilmine, zirveye giden yoldun Şâfiî

Bir talebe cevap Risalen oldu ilk usul eseri
Bu alanda açan emsalsiz ilk gonca güldün Şâfiî

Sonunda karar kıldın Mısır’da, kavl-i cedîd’in oldu
Evveli kavl-i kadim, zemkanın[2] yerin bildin Şâfiî

Tuttu afakı ünün coştu talebeler etrafında
Yetişen İbni Hanbeller’e uzanan eldin Şâfiî

Nice eser verdin anası oldu fıkhın el-Ümm’ün
İlim deryasına coşkuyla taşan bir seldin Şâfiî

Menakıbın yazıldı başlayarak Davud b. Ali’den
Nice Beyhakîler, Razîler’le bize geldin Şâfiî

Aklına eş yok demişler hakkında, takvan da öyle ya
İlim, ibadet, uyku; geceni üçe böldün Şâfiî

Akrana faiktin İbn Uyeyne de sana sorardı
Memun sınava çekmiş aklınca, sen kâmildin Şâfiî

Muhaddis eczacı olmalıydı sence, fakih de tabib
Fıkıh gibi hadiste de yed-i tûla şamildin Şâfiî

Hadis varsa onu alın derdin duvara çalın sözüm
Hakikat karşısında hiç mükabir değildin Şâfiî

Önce Kitap, sonra sünnet ve de ittifakı ashabın
Kıyas ve icmayı ictihatta usul bildin Şâfiî

Beşti râşid halife sence ikinci Ömer’le birlikte
Seni Rafızîlikle itham edenlere güldün Şâfiî

Sevmek âl-i Muhammed’i râfızîlikse öyleyim ben
Derken gönül iklimine tahtınla kuruldun Şâfiî

İman hem sözdür hem de ameldir derdin artar eksilir
Çalkantılar içinde bulanmadın duruldun Şâfiî

Kelamla iştigal boşa derdin insan ilme bakmalı
Yaşantında da ilim gibi öncü görüldün Şâfiî

Fakih değilse gözünde kim olabilirdi ki veli
Sehavette de yoksullara hep eren eldin Şâfiî

Hadis-i sahih hem reyi sahihtin gözünde Ahmed’in
Sevgin kalplerde adın dillerde bize geldin Şâfiî

Yıl iki yüz dörtte ölse de bedenin her fânî gibi
Milyonların kalbinde mezhep olup dirildin Şâfiî

Nice deve dişi gibi alimin tac oldun başına
Bu garibin gönlünde de sevgiyle yoğruldun Şâfiî

İmamı olmasan da cümle sana hayran ey İdris oğlu
İstanbul‘da sevgimize bak sempozyum oldun Şâfiî

Prof. Dr. Mehmet ERDOĞAN
03.01.2010 Ferah/Üsküdar


[1] Bu manzume, Şemseddîn Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî’nin Siyeru a’lâmi’n-nübelâ (Beyrut 1986) adlı eserinin onuncu cildinde 5-99 sayfaları arasında yer alan İmam Şâfiî Muhammed b. İdris b. e-Abbâs b. Osman b. Şâfi’ b. es-Sâib b. Ubeyd b. Abduyezîd b. Hâşim b. el-Muttalib b. Abdemenâf b. Kusay b. Kilâb b. Mürre b. Ka’b b. Lüeyy b. Gâlib’in biyografisinde verilen bilgiler esas alınarak oluşturulmuştur.
[2] Zaman ve mekan

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...