22 Nisan 2013 Pazartesi

İslam’ın iktidar olması nasıl bir şey!



Benim bildiğim Hz. Peygamber ve onun müminleri iyi insan olmak, mekarim-i ahlakı tamamlamak üzere yola çıktılar ve bir ömür boyu bunun mücadelesini verdiler.
Kendi özlerine kâdirdiler, nefislerinin zebunu olmaktan kurtulmuş, hak ve hakikatin peşine düşmüşlerdi. Hak ve hakikat her nerede ise onlar da onunla idiler. Onların hattı hareketlerine yön veren, tercihlerini belirleyen işte bu aşkın gerçekliklerdi.
Bunu bir devlet eliyle yukarıdan aşağı boca ederek, insanları bir tornadan geçirerek elde etmiş değillerdi.
Devlet gibi bir aygıt hiçbir zaman amaçları da olmamıştı.
Ne zaman ki kendi özlerine, kendi ailelerine, kendi mahallelerine, kendi Medine’lerine hâkim oldular, işte o zaman muktedir de oldular.
Devlet hiçbir zaman amaç değilken arkalarından kendiliğinden geliverdi.
Ey Müslümanlar! İslamlığınızı yaşamak, kendi özünüze hakim olmak ve kendi yaşantınızda sözü edilen hak ve hakikati egemen kılmak, tercihlerinizde onları esas almak, mekarim-i ahlâk üzere bir yaşam sürmek istediniz de mesela Almanya’da olduğunuz için sistem engel mi oldu? Yasalar yolunuzu mu kesti?  Ürettiğiniz malın üzerine içindekileri doğru bir biçimde yazdınız da sistem mani mi oldu? Ürettiğiniz ürünleri dünya standartlarında ürettiniz de sizin bu ürününüzü yok mu saydılar? Hayır senin adın Ahmet Mehmet, bu itibarla bu sistemde sana yer yok mu dediler? Yoksa küfrettiğiniz sistem, üzerine “Helal Gıda” yazdığınız ürünün yüzde otuza yakınının domuz eti olduğunu deşifre ederek, ahlaksızlığınızı cümle aleme bildirirken zorunuza mı gitti. İslamî sistem dediğiniz şeyin o her neyse- sizin bu ahlaksızlıklarınızı örteceğini ve “Kol kırılır yen içinde kalır!” mantığı ile saklayacağını düşlediğiniz bir özlem içinde misiniz?
Çalıştınız ve katma değer ürettiniz de size hayır, sen Müslümansın sana bu sistemde tevekkül düşer ve hatta sen müte’ekkil olmasın diye iş dünyasında sana yer açmadılar ve rekabette eteğinden tutup geri mi çektiler?
Almanya’ya giden ilk işçiler ortaya koydukları üsve-i hasenelikle hayranlık uyandırıp  bütün Almanların gönlünü fethettiler de buna rağmen sistem onların ahlakını bozmak için türlü entrikalar mı çevirdi?
Hiç boşuna bahaneler üretmeyelim.
En kötü sistem ehil insanlar elinde iş yapar. En iyi sistem de ehliyetsiz insanlar elinde başarısızlık üretir. Yusuf “Firavun’un Dini” üzere yıllar süren kıtlıkla mücadele etti, Mısır ve civar ülke halklarına refah, huzur ve adalet dağıttı.
Dün, bugün, yarın ve öbür gün yani her zaman biz insanlara düşen çalışmak, çabalamak, istikamet üzere olmaktır: Doğruluk, dürüstlük, fedakârlık, diğerkamlık, ahde vefa, güvenilirlik, cömertlik, cesaretlilik gibi ne kadar erdem varsa bunlarla bezenmeye çalışmak ve Allah’ın bunca güzel isimlerinin kendi özümüzde tecelli etmesi için en büyük cihadı gerçekleştirmektir.
Emin olun ki bu amacın önünde hiçbir engel yoktur. Varsa bunun bir engeli o da kendi içimizdedir: İnançsızlığımızdır, öz güven yoksunluğumuzdur, eylemsizliğimizdir.
Eğer yapmak durumunda olduğumuz şeyleri yapmamış ve buna bir mazeret aramışsak ve bunun için de imdadımıza İslam Sistemi’nin yokluğu gelmişse, şundan emin olabilirsiniz: Bu inançsızlık, özgüvensizlik ve eylemsizlikle hiçbir sistemin size verebileceği bir şey yoktur.
“Beli’l-insanu ala nefsîhî basîre = Biraz kaba olacak ama “İnsan kendinin ne mal olduğunu bilir!” anlamındadır. Hiç kimse kendisini aldatmasın. Her halükarda bir şey yapmayan kimse mi bir halde bir şeyler yapacakmış:
Siz hiç kimseyi zorla inandıramazsınız.
Zorla yaptırdığınız iş ise gönülsüz aş gibidir; ya karın ağrıtır ya da baş.
Sen zorla namaz kıldırırsan o da abdestsiz kılar.
Her birinin bilmem neresine sensör taktıracak halin yok ya!
Gel ey nefsim! Sana zor da gelse, Müslüman ol!
Müslüman ol da, huzur bul!
Müslümanlık kalpte inanç olarak yer eder, eylem olarak dışa vurur ve erdem olarak semere verir. O semerelere göre sen odun ya da meyve veren bir ağaç gibi iyi ya da kötü insan olursun.  Kaliten, değerin verdiğin meyve ile ölçülür.
Ben Halep’te iken otuz arşın atladım diye tutturmanın manası yok. Halep ordaysa arşın işte burada!
Dua ile!
22.04.2013
GARİBCE

2 yorum:

  1. Elif Kılıf gece gece ufkumuzu açtın dayıcım...


    Eldar Hasanov Allah razı olsun Hocam.


    Murad Suleymanov ISLAMI ISTISMAR ETMEK MUSELMANLARA EN BOYUK ZERBEDIR.


    Zübeyde Varlı Küçük biz muslumanlar muslumanlasmaliyiz... tek mesele bu ... haklisiniz hocam.. yureginize saglik..Allah razi olsun..

    Adem Çelik Elbette devlet de bir araçtır, amaç değil.Ancak, devlete de ihtiyaç yoktur anlayışı mümkün mü?BugünMüslümanların toprakları,hayatları müstekbirler tarafından sömürülmesinin önüne nasıl geçeceğiz.Selametle...


    Mehmet Erdoğan Bu yazı cuma günü "Hayırlı cumalarımız olsun." dileklerimize "islamın iktidar olmadığı yerde cuması da mübarek olmaz" şeklindeki bir karşılığa cevap olmak üzere kaleme alınmıştır. Müslümanlar, erdemli olabilmek için ille devlet sahibi olmak zorunda değillerdir. Hele kendi nakisalarına öyle ya da şöyle mazeretler bulmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Yazıda denilmek istenilen odur.

    YanıtlaSil
  2. Tesekkurler Mehmet Erdogan hocam.
    Dusuncelerinize katiliyorum.
    Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...