Benim bildiğim Hz. Peygamber ve onun müminleri iyi
insan olmak, mekarim-i ahlakı tamamlamak üzere yola çıktılar ve bir ömür boyu
bunun mücadelesini verdiler.
Kendi özlerine kâdirdiler, nefislerinin zebunu
olmaktan kurtulmuş, hak ve hakikatin peşine düşmüşlerdi. Hak ve hakikat her
nerede ise onlar da onunla idiler. Onların hattı hareketlerine yön veren,
tercihlerini belirleyen işte bu aşkın gerçekliklerdi.
Bunu bir devlet eliyle yukarıdan aşağı boca ederek,
insanları bir tornadan geçirerek elde etmiş değillerdi.
Devlet gibi bir aygıt hiçbir zaman amaçları da
olmamıştı.
Ne zaman ki kendi özlerine, kendi ailelerine, kendi
mahallelerine, kendi Medine’lerine hâkim oldular, işte o zaman muktedir de
oldular.
Devlet hiçbir zaman amaç değilken arkalarından
kendiliğinden geliverdi.
Ey Müslümanlar! İslamlığınızı yaşamak, kendi
özünüze hakim olmak ve kendi yaşantınızda sözü edilen hak ve hakikati egemen
kılmak, tercihlerinizde onları esas almak, mekarim-i ahlâk üzere bir yaşam
sürmek istediniz de mesela Almanya’da olduğunuz için sistem engel mi oldu?
Yasalar yolunuzu mu kesti? Ürettiğiniz
malın üzerine içindekileri doğru bir biçimde yazdınız da sistem mani mi oldu?
Ürettiğiniz ürünleri dünya standartlarında ürettiniz de sizin bu ürününüzü yok
mu saydılar? Hayır senin adın Ahmet Mehmet, bu itibarla bu sistemde sana yer
yok mu dediler? Yoksa küfrettiğiniz sistem, üzerine “Helal Gıda” yazdığınız
ürünün yüzde otuza yakınının domuz eti olduğunu deşifre ederek,
ahlaksızlığınızı cümle aleme bildirirken zorunuza mı gitti. İslamî sistem
dediğiniz şeyin o her neyse- sizin bu ahlaksızlıklarınızı örteceğini ve “Kol
kırılır yen içinde kalır!” mantığı ile saklayacağını düşlediğiniz bir özlem
içinde misiniz?
Çalıştınız ve katma değer ürettiniz de size hayır,
sen Müslümansın sana bu sistemde tevekkül düşer ve hatta sen müte’ekkil olmasın
diye iş dünyasında sana yer açmadılar ve rekabette eteğinden tutup geri mi
çektiler?
Almanya’ya giden ilk işçiler ortaya koydukları
üsve-i hasenelikle hayranlık uyandırıp bütün Almanların gönlünü fethettiler de buna
rağmen sistem onların ahlakını bozmak için türlü entrikalar mı çevirdi?
Hiç boşuna bahaneler üretmeyelim.
En kötü sistem ehil insanlar elinde iş yapar. En
iyi sistem de ehliyetsiz insanlar elinde başarısızlık üretir. Yusuf “Firavun’un
Dini” üzere yıllar süren kıtlıkla mücadele etti, Mısır ve civar ülke halklarına
refah, huzur ve adalet dağıttı.
Dün, bugün, yarın ve öbür gün yani her zaman biz
insanlara düşen çalışmak, çabalamak, istikamet üzere olmaktır: Doğruluk,
dürüstlük, fedakârlık, diğerkamlık, ahde vefa, güvenilirlik, cömertlik,
cesaretlilik gibi ne kadar erdem varsa bunlarla bezenmeye çalışmak ve Allah’ın
bunca güzel isimlerinin kendi özümüzde tecelli etmesi için en büyük cihadı
gerçekleştirmektir.
Emin olun ki bu amacın önünde hiçbir engel yoktur.
Varsa bunun bir engeli o da kendi içimizdedir: İnançsızlığımızdır, öz güven
yoksunluğumuzdur, eylemsizliğimizdir.
Eğer yapmak durumunda olduğumuz şeyleri yapmamış ve
buna bir mazeret aramışsak ve bunun için de imdadımıza İslam Sistemi’nin
yokluğu gelmişse, şundan emin olabilirsiniz: Bu inançsızlık, özgüvensizlik ve
eylemsizlikle hiçbir sistemin size verebileceği bir şey yoktur.
“Beli’l-insanu ala nefsîhî basîre = Biraz kaba
olacak ama “İnsan kendinin ne mal olduğunu bilir!” anlamındadır. Hiç kimse
kendisini aldatmasın. Her halükarda bir şey yapmayan kimse mi bir halde bir
şeyler yapacakmış:
Siz hiç kimseyi zorla inandıramazsınız.
Zorla yaptırdığınız iş ise gönülsüz aş gibidir; ya
karın ağrıtır ya da baş.
Sen zorla namaz kıldırırsan o da abdestsiz kılar.
Her birinin bilmem neresine sensör taktıracak halin
yok ya!
Gel ey nefsim! Sana zor da gelse, Müslüman ol!
Müslüman ol da, huzur bul!
Müslümanlık kalpte inanç olarak yer eder, eylem
olarak dışa vurur ve erdem olarak semere verir. O semerelere göre sen odun ya
da meyve veren bir ağaç gibi iyi ya da kötü insan olursun. Kaliten, değerin verdiğin meyve ile ölçülür.
Ben Halep’te iken otuz arşın atladım diye
tutturmanın manası yok. Halep ordaysa arşın işte burada!
Dua ile!
22.04.2013
GARİBCE
Elif Kılıf gece gece ufkumuzu açtın dayıcım...
YanıtlaSilEldar Hasanov Allah razı olsun Hocam.
Murad Suleymanov ISLAMI ISTISMAR ETMEK MUSELMANLARA EN BOYUK ZERBEDIR.
Zübeyde Varlı Küçük biz muslumanlar muslumanlasmaliyiz... tek mesele bu ... haklisiniz hocam.. yureginize saglik..Allah razi olsun..
Adem Çelik Elbette devlet de bir araçtır, amaç değil.Ancak, devlete de ihtiyaç yoktur anlayışı mümkün mü?BugünMüslümanların toprakları,hayatları müstekbirler tarafından sömürülmesinin önüne nasıl geçeceğiz.Selametle...
Mehmet Erdoğan Bu yazı cuma günü "Hayırlı cumalarımız olsun." dileklerimize "islamın iktidar olmadığı yerde cuması da mübarek olmaz" şeklindeki bir karşılığa cevap olmak üzere kaleme alınmıştır. Müslümanlar, erdemli olabilmek için ille devlet sahibi olmak zorunda değillerdir. Hele kendi nakisalarına öyle ya da şöyle mazeretler bulmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Yazıda denilmek istenilen odur.
Tesekkurler Mehmet Erdogan hocam.
YanıtlaSilDusuncelerinize katiliyorum.
Selam ve sevgiler.