18 Ocak 2013 Cuma

İslamlığımızın inşası galiba daha çok yapıp ettiklerimizle



En’âm suresi Mekke devrinde tamamı bir gecede nazil olmuş uzun surelerden biridir.
Allah’ın birliği ve Hz. Muhammed’in hak peygamber olduğuna (tevhid ve nübüvvet) dair kesin belgeler, putatapıcılığı red ve iptal eden hüccetler içerir. Yaratılış, yeniden diriliş, şirk, yemek içmekle ve davranışlarla ilgili bazı haramlar açıklanır.
Bu sure bir anlamda ileride Medine döneminde açılımı yapılacak olan konuların bir fihristi, bir nüvesi gibidir. Bu itibarla da ayrı bir önemi vardır.
Haram deyince genelde aklımıza hep yeme ve içme ile ilgili fiiller gelir. Oysa insanın değerini ortaya koyan asıl şey, yiyip içtiklerinden daha çok davranışları, yapıp ettikleridir. İşte bu sure bu kabilden davranışların sıralanmasına da yer verir.
Bu meyanda şöyle buyrulur:
(Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.[1] Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça, Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin. İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.”
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.
İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” (el-En’âm 6/151-153)[2]
Burada açıkça haram kılınan fiilleri maddeleştirelim:
1. Şirkten uzak durmak yani Allah’a asla ortak koşmamak.
2. Anne ve babaya iyi davranmak.
3. Açlık korkusu ile çocukları öldürmemek.
4. Gizli aşikar hiçbir çirkin işe (fuhşa) bulaşmamak.
5. Haksız yere kimseyi öldürmemek.
6. Yetim malına dokunmamak.
7. Ölçü ve tartıyı adaletli yapmak.
8. Yakınlarımız aleyhine de olsa yalan söylememek.
9. Allah’a verilen ahde sadakat göstermek.
10. Doğru yoldan sapıp da aykırı yollara düşmemek.
Evet bu on emri –ki Hz. Musa’nın da malum meşhur on emri vardır- işleme haramdır. Söz gelimi öldürsen asla domuz yemeyen nice Müslüman burada sıralanan haram fiiller karşısında acaba aynı duyarlılığı gösterir mi?
Garibce nazarında domuz ve putlar namına kesilen kurbanların yenmesinin haram olmasının Müslüman kimliğinin inşasıyla doğrudan bir ilişkisi vardır. Bunun ötesinde yenilmesi ya da içilmesi yasak kılınmış olan şeylerin birçoğu ya sağlık açısından zararlı olduğundan, ya ekonomik yıkıma götürecek olmasındandır. Yani onların yasaklığı esasen akılla kavranılabilecek türdendir. İşlersin sonuçta zararına katlanırsın. Günahı neyse çekersin. Hepsi o kadar. Söz gelimi içki içmek gibi.
Oysa burada sayılan haram fiiller, müslümanın İslamlık binasını inşada çok daha önemlidir. Hz. İsa’nın da dediği gibi insanı ağzından giren şey değil, kalbinden doğarak, fiil olup elinden çıkan şeyler kirletir ve helak eder.
Dikkat edilirse bu haram fiillerin bir kısmı yaratıcı ve kul arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir zemine oturtulmasını amaçlamakta ama daha çoğu da insanların birbirleri arasındaki ilişkileri sağlıklı kılmayı amaçlayan, aynı zamanda ahlakî bir gereklilik de olan davranışlardır.
Allah’a Elest Bezmi’nde verdiğiniz sözü tuttuysanız ve O’na asla şirk koşmadıysanız, insanlara verdiğiniz sözü tuttunuz ve hiçbir kimseyi vaadinizden dönerek aldatmadıysanız, aleyhinize de olsa yalan söylemediyseniz, hak ve hukuku gözetip ölçü ve tartıda, her türlü değerlendirmede haktan ve adaletten sapmadıysanız, herkesin hakkını vermede titizlik gösterdiyseniz, toplumdaki zayıfları gözettiniz ve yetimin yanında yer aldınız, onun malvarlığını korudunuz, yaşlanmış ve güçten düşmüş olan ebeveyninize hürmette kusur etmediniz, onların kendi öz ailesinin içinde herkes tarafından saygı gören bir büyüğü olarak huzur bulmasını sağladı iseniz  ve onları adı sözde huzurevi olan barınaklara mahkum etmediyseniz, asla hiçbir cana haksız yere kastetmediyseniz, fuhşun gizli aşikar her türlüsünden uzak durduysanız… İşte Müslüman diye ben size derim.
Asıl sınır çizgilerinin bu gibi haramlar olduğu yeterince vurgulanmıyor.
Bu vesile ile Garibce siz değerli dostların bir kez daha dikkatlerini bu türden davranışlar üzerine çekmeyi vazife bildi.
Allah cümlemizi bu gibi yanlış ve günah fiillerden, bizi helake savuracak davranışlardan korusun.
Allah işimizi kolay eylesin!
Bugün Müslümanların kahir ekseriyeti göğsünü gere gere ben domuz eti yemedim diyebilir. Ama kaçımız aynı şekilde ben anne ve babamı incitmedim, ben ölçü ve tartıya riayet ettim ve kimsenin hakkını yemedim, yedirtmedim, ben yetim malına dokunmadım, tüyü bitmemiş yetimlerin de hakkı bulunan beytülmale el uzatmadım, rüşvet, irtikap ve zimmet gibi hiçbir günaha bulaşmadım… diyebilir.
Gerçekten bu sorular İslamlık iddiamızın sıhhati bakımından kendi özümüze sorulmaya değer sorulardır.
Eğer maksadı hasıl edecekse, Müslümanlık daha çok bu gibi emir ve yasakların belirlediği sınırlara riayet etmekle inşa olunuyorsa, bu gibi soruları sormak hatta bir gereklilik olmalı.
Kim hazırladıysa bu sorular zor gözüküyor da diyebiliriz.
İyi de zaten Müslümanlık zor zanaat değil mi?
Dua ile!
18.01.2013
GARİBCE


[1] .  Konu ile ilgili olarak ayrıca bakınız: İsra sûresi, âyet, 32 vd..
[2] قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلَّا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ مِنْ إِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (151) وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللَّهِ أَوْفُوا ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (152) وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ [الأنعام]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...