23 Ocak 2013 Çarşamba

Tokta Hoca da "Kalanlara selam olsun!" dedi.


Toktamış Ateş

Toktamış Hoca da göçtü…
1944 doğumlu Şarkiyatçı Ahmet Ateş oğlu akademisyen, siyasetbilimci, yazar Tokta Hoca da artık sal ağacından lisan-ı hal ile şöyle demiş bulunuyor
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun!
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun!.
Gidenler birbiri ardınca gidiyor. Sıra kimde belli değil. Tok sesli sempatik Toktamış Hoca sırasını savdı. İnsan biraz da kendine bakmalı ve gidenlerin ardından onları hayırla yad etmeli.
Arkasından bakılınca hemen her kesimden insan onu hayırla yad etmiş, cenazesini büyük bir kalabalık teşyi eylemiş.
Bir gazeteci onun çizgisini şöyle özetlemiş:
Toktamış Ateş, bir zamanlar aşırı laikçi çizgideydi ve Cumhuriyet gazetesinde hard-laikçi yazılar kaleme alıyordu. Bu çizgisi zaman içinde kırılmaya uğrayan Toktamış Ateş kamuoyu gündeminde en fazla Fethullah Gülen Hocaefendi ile elele fotoğrafı ile oturmuştu. Fethullah Gülen Hocaefendi ile yakınlaşan, bu arada Abdurrahman Dilipak ile de programlar yapan Toktamış Ateş, hep "Ben iflah olmaz bir Atatürkçüyüm" dedi ama zaman içinde "Kemalist" çizgisinden kaymalar yaşadı.” (spothaber.com)
İnsanlar birbirleri arasındaki duvarları kaldırıp da konuşabilseler, birbirlerinin gözlerine bakabilseler, birbirlerinin yerlerine kendilerini de koyabilseler neden anlaşamasınlar ki? Toktamış Hoca bu anlaşmanın, uzlaşının en güzel örneklerini verdi. Kendisi bir uçta iken tam karşı tarafta bir başka uçta yer alan insanlarla bir araya gelip, resimler verdi, ekranlarda boy gösterdi.
Arkasından Ateş'in öğrencilerinden olan ve bir dönem beraber televizyon programı yaptıkları gazeteci- yazar Abdurrahman Dilipak aynı şeyleri düşünmemelerine rağmen birbirlerini incitmeden, barış içerisinde program yaptıklarını hatırlattı.
O yıllarda atılan barış adımlarının daha da filizlendiğini belirten Dilipak, “Birbirimize rağmen kazanacak bir zaferimiz yok ama bizim birlikte kazanacak bir zaferimiz var. O da bu ülkede herkesin inandığı gibi yaşayacağı, düşündüğünü özgürce ifade edebileceği bir düzenin oluşması. O Cumhuriyet'te yazıyordu ben o zamanki Vakit'te yazıyordum, en uç noktalardaydık, o gün barış ektik bugün özgürlük biçeceğiz” diye konuştu.
Ne güzel! Barış ekmek ve özgürlük biçmek.
İnsanlarımızın inançlarından dolayı çok sıkıntı çektikleri dönemler olmuştur ve hala da bu gibi durumlar devam etmektedir. Cumhuriyet ideolojisi tek tip bir ulus yaratma uğruna gerek inanç sebebiyle gerekse etnik aidiyet yüzünden kendi belirlediği standartlara uymayan pek çok insana haksızlık etti, hatta zulmetti. Bu itilmişlikten, horlanmışlıktan milletin büyük bir kesimi nasibini aldı. İşte bu gibi insanların kolayca yaftalanabildiği ortamlarda aydınlardan sırf demokrasi adına, insan hakları namına sözler duymak bile ancak er kişinin kârı olabilecek tavırlardan sayılıyordu.
Bu pencereden bakıldığı zaman Toktamış Hoca’nın hard bir laikçi duruştan, Fethullah Hoca ile el ele tutuşma pozunu vermesi ve ardından da ait olduğu kesime en antipatik gelebilecek bir isim olan Dilipak ile birlikte ekranlarda boy göstermesi son derece önemli katkı sağlamıştır.
Bu süreç, onun demokrasiye olan inancını da göstermektedir.
Vaktiyle demokrasi denilince tüyleri diken diken olan bizler, bu süreçler sayesinde aslında demokrasinin hiç de kötü bir şey olmadığını, aksine herkesimden insanlara aynı şekilde özgürlükler sunduğunu ve böyle bir ortamın herkesin kendisini geliştirebilmesinin bir imkanı olduğunu, demokrasinin bir değer yüklü ideoloji ya da inanç değil aksine her kesimden insanlara huzur getirmenin imkanlarını içinde taşıyan salt bir aygıt olduğunu öğrenmiş olduk.
Bilmiyorduk, ayıp değil tecrübe ile öğrendik.
Şimdi sıra bu kez o zaman inançları yüzünden ezilen, horlanan, itilip kakılan, andıçlanan insanlara geçeceğe benziyor. Bugün için henüz erken ama olur ya bir gün gerçekten inisiyatif sizlerin elinde olursa, vaktiyle katılmadığınız bir ideoloji yüzünden çektiğiniz eziyetlerin bir benzerini, bu kez sizin inançlarınızı paylaşmayan farklı kesimden insanlara yaşatacak mısınız? Yoksa demokrasinin gerçekten bir erdem olduğu inancınızı kalıcı kılıp, sizin gibi düşünmeyen, sizin kutsallarınıza inanmayan ve azınlık durumunda olan insanların özgürlüklerinin ve her neye inanıyorlarsa inançlarının garantisi ve teminatı siz olacak mısınız?
Tilke’l-eyyâmu nüdâvilühâ beyne’n-nâs…
Tarih tahterevalli gibi yükselen ve arkasından düşen, düşen ve arkasından kalkışa geçen insanların yaşamlarının, yapıp ettiklerinin tarihidir.
“Benim inancımı paylaşmıyordu ama benim huzuru bulduğum yaşam için gerekli olan altyapının oluşmasında elinden gelen her şeyi esirgememiş, her türlü fedakârlığı ortaya koymuştu” diye arkalarından söylenilen insanlar olabilecek miyiz?
Söyle tarih, bunun imkânı var mı?
Mutezile siyasete yaslandı ve ehl-i hadise zulmetti. Devir döndü ehl-i hadis düşüncesi iktidara taşındı. Onlar kendi çektikleri zulmü dikkate alarak “Biz çektik, onlar çekmesin!” demediler. Aksine onlar “Vaktiyle bize çok çektirdiler, biz de onların hayatlarını karartacağız!” dediler. Kin, nefret ve öfkelerine yenik düştüler, intikam duygularını bastıramadılar, bilenmiş hınçları sağduyularını örttü, ağızlarından saçılan alevlere dönen kin ve öfke ateşi ortalığı yangın yerine dönüştürdü, sonuç olarak da Mutezile’nin kökü kazındı.
Ne oldu?
İslam dünyası, bir daha kendisini fikrî düzeyde asla toparlayamadı. Hiçbir zaman sıçrama yapamadı. Rey ve hadis, dirayet ve rivayet dengesini bir daha kuramadı. Süreç akim kaldı, büyük inkişaflar sağlayacak dimağlar yetişemedi.
Bugün benim Toktamış Hoca’nın arkasından içimden gelerek söyleyebildiğim güzel ve hayırla yad edici sözlerin bir benzerini yarın acaba benim arkamdan, tam da benim bulunduğum kesimin ta karşısında bulunan bir kesimden insanlar söyleyebilecek mi?
Ey tarih sen şahit ol!
Ben öyle olamazsak, yazık ki kaybedeceğimizi düşünüyorum!
Rahmet olsun ey Tok sesli, gök kubbede tam karşı kıyıdan da duyulabilen hoş bir sada bırakmış olan Toktamış Hoca!
Allah tüm geçmişlerimize rahmet eylesin!
Dua ile!
23.01.2013
GARİBCE


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...