Bizim yüksek sosyeteye kar demişler: “Kalınlık nerede
daha fazla; Kartalkaya’da mı Uludağ’da mı?!” demiş.
Yari üstüne
maniler söyleyenler sözlerine karın yağışını peşrev yapmışlar:
Kar yağar bayazlanır Geceler ayazlanır
Ben yarimi almazsam Bu gönlüm marazlanır..
Kar yağar kar üstüne Derdim var dert üstüne
Cellat boynumu vursa Yar sevmem yar üstüne
Kar yağar bardan bardan (Aman şeker oğlan)
Yolları kapandı kardan (Öldüm bekar oğlan)
Ne gelen var ne giden (Aman şeker oğlan)
Haber gelmedi yardan (Öldüm bekar oğlan)
Kar yağıyor! Kar
yağıyor!
Kimilerine göre kar değil tatil yağıyor! ... Karı bekleyenler
arasında öğretmenler de ara sıra birbirlerine tatil olur mu yarın diyerek devam
ediyorlar sohbetlerine.
Hele öğrenciler ayrı bir
heyecan yaşıyorlar. Çünkü kar demek tatil demek, tatil demek oyun ve eğlence demek.
Karda yuvarlanmak, kızak kaymak, bulamadı ise naylon leğenlerde daha olmadı
poposu üstünde kaymak doyulmaz bir neşe ve haz. Kar demek saatlerce dışarıda
oyuna dalma sonucu kıpkırmızı olan yanaklar, buz kesmiş eller, farkında
olmadığı ıslanmış ayaklar ve gönülsüzce vardığı evde kıçına kıçına yenilen tokatlarda
anne ellerinin sıcaklığını yürekte duymak demek.
Kar demek ertesi gününde,
çocukların, çocukluk hevesleri kursaklarında kalmış babalarıyla kar topu
oynamak, kardan adam yapmak demek.
Bir başka pencereden
bakınca “Kar yağdı, sebze fiyatları tavan yaptı…” demek.
Kar yağdı, şehri güvercinleri
aç kaldı… demek.
08 Ocak 2013 /Erzurumajans-Erzurum’da etkili olan kar yağışı yaban hayatı da
olumsuz yönde etkiliyor. Yiyecek bulmakta güçlük çeken kuşlar, park ve
bahçelere atılan yemlerle besleniyorlar.
Kar yağıyor demek, yollar
kapanıyor, hastalar Allah’a emanet demek:
Ardahan’da etkili olan kar
yağışı nedeniyle 20 köy yolu ulaşıma kapandı. Kar, kentte hayat mücadelesi
veren kuşları da olumsuz etkiledi.
Kar yağıyor demek meydana
gelen kazalarda can ve mal kaybı demek:
Balıkesir'in Edremit ilçesinde
sabah saatlerinde başlayan kar yağışının ardından yollar buz pistine döndü. Kar
yağışı nedeniyle çok sayıda maddi hasarlı kaza meydana geldi.
Ve en acıklı olanı, kar demek soğuktan
donan canlar demek:
31
Ara 2012 – Soğuk ve yağışlı hava çok sayıda
ülkede etkili oluyor. Ukrayna`da 133 kişi donarak öldü.
15 Ara 2012 – Soğuk hava ile birlikte kar
yağışları da başladı… Sıcaklığın eksi 24 dereceye düştüğü Bosna-Hersek ve
Bulgaristan'da 7 kişi donarak öldü.
3 Şub 2012
– İstanbul'da ve Bayburt'ta ise iki kişi donarak öldü.
Bu felaket haberleri
yanında bir taraftan yürekleri sızlatan, diğer taraftan da şefkat ve rahmet ile
harekete geçen kurumlarımızın mevcudiyetinden yüreklere su serpen haberler var:
Haber Tarihi: 07 Ocak 2013 Cihan
Haber Ajansı: Evsizleri Büyükşehir Belediyesi Misafir Ediyor
“İstanbul'da sokakta yaşayan evsizler, donma tehlikesine karşı Sarıyer'deki Metin Oktay Spor Tesisleri'nde misafir ediliyor.
Kar yağışının etkisini artırdığı İstanbul'da,
sokakta yaşayan kimsesizlere belediye görevlileri sahip çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
sokakta yaşayan vatandaşları Sarıyer Metin Oktay
Kapalı Spor Salonu'nda misafir ediyor. Zabıta ve polis ekipleri tarafından
bulundukları yerlerden alınan evsiz vatandaşlar, sağlık kontrolünden
geçirildikten sonra spor salonuna yerleştiriliyor. Banyo ve elbise ihtiyaçları
karşılanan evsizler, istemeleri durumunda saçlarını kestiriyor.
Yaklaşık 8 senedir sokakta yaşadığını
söyleyen Bedirhan Yaşça (60), hayatı boyunca kendi için Allah'tan bir şey
istemediğini söyleyerek, "Geçmişimde hep yokluk oldu. Sanatım yok,
mesleğim yok. Sigortam hiç olmadı. Temizlik yapıyorum. Bazı camilere gidiyorum.
Hayat çok zor. Şemsiye satıyorum bazen... Sokakta hava çok soğudu. Sağolsunlar
buraya getirdiler." dedi.”
İşte kar ile ilgili bir demet haber. Yağan sonuçta aynı kar, ama kimine tur
gibi, kimine kor gibi, kimine de belli ki çok ama çok zor gibi geliyor.
Nerede durduğunuza bağlı olarak aynı kar size farklı şeyler söylüyor.
Şu anda Garibce bu yazıları yazarken kendi eli ile diktiği ve büyüttüğü
ağacın bir gelinlik giymiş gibi bir güzelliği büründüğünü ve yeni bir hayata
evet derkenki heyecanı ile titreyişi gibi titrediğini, hafif bir esintiyle
üzerindeki karların nasıl tozuştuğunu seyrediyor; karnı tok, sırtı pek. Ama
biliyor ki aynı kar dışarıda ekmek arayanlar için çok zor. O kadar zor ki ekmek
derdi ile haftada bir bu sokakta, bir anda saçı başı ağarmış olan şu ağacın
dibinde tezgah açan insanlardan hiçbiri
gözükmüyor; umarım kuşlar gibi günü birlik nafaka götürmüyorlardır yuvalarına, evlerinde
yarınlar için bir miktar da olsa bir birikimleri vardır.
Öte yandan kuşlar su bulamıyor. Zaten İstanbul’da mahalle aralarında var
olan çeşmeler de yapılaşma, sorumsuzluk ve ilgisizlik yüzünden birer birer
kayboldu. Benim bulunduğum evin hemen etrafında iki tane çeşme vardı, ikisi de
yok oldu. Dereler hep kapatıldı (iyi de oldu). Mahalle aralarındaki o çeşmeler
hem insanlarımız hem de kuş, kedi, köpek gibi hayvanlara hayat veriyordu. Şimdi
yem ve yiyecek bulmada zorlanan kuşlar ve hayvanlar aynı zamanda su bulmada da zor
durumda bulunuyorlar.
Türkiye genelinde ve İstanbul’da fazla konut stokundan bahsediliyor.
Yani her aileye bir ev şeklinde bir paylaşma olsa evsiz hiç kimse kalmayacak,
üstelik fazladan evler olacak. Ama nasıl bir paylaşımdır ki bir kişiye bin pul
bin kişiye bir pul hesabı bunca fazladan evin olduğu İstanbul’da evsiz yüzlerce
belki binlerce insan böylesi zor hava şartlarında bile sokakta kalmaya mahkum
bulunuyor. Camiler kilitli. Sığınacak yerler yok. Büyük alışveriş yerleri saat
onda kapanıyor. Bu insanlar hangi vicdanlara emanet, muhatabı belli değil, o
yüzden de kimse sahip çıkmıyor ve bunlar sokaklarda, köprü altlarında, banklar
üzerinde üzerlerine çektikleri bir gazete ya da karton altında ölümün soğuk
nefesini soluyorlar. Aynı anda biz de kaloriferli evlerimizde şöminelerimizin
önünde sırf zevk olsun diye yaktığımız odun ateşinin çıtırtılarını, savrulan
kıvılcımlarını seyrediyor ve loş mum ışığı altında yağan karın manzara tadını
çıkarıyoruz.
Akşama doğru her ihtimale karşı pazara çıktık. Sokağın yukarısında bir
kısım esnaf zor şartlara rağmen tezgah açmışlardı. Belli ki kuşlar gibi günlük rızıkları
peşindeydi. Allah işlerini kolay, kazançlarını bereketli etsin. Yaktıkları
ateşlerle ısınmaya çalışıyorlar, yanarsınız dediğimde de “Biz zaten yanmışız be
dayı!” diye mukabele ediyorlardı.
Şu anda yatsı suları… Kar şiddetini artırarak devam ediyor. Manzara çok
güzel. Yüce Rabbimden niyazım, her şeyi örten bu kar misali rahmetiyle başta
çaresiz ve kimsesizlerimiz olmak üzere hepimizi bürüsün, günahlarla kararan
gönüllerimizi karın beyazı gibi tertemiz kılsın, zenginlerimizi merhametli
kılsın, ne evsizlerimiz olsun, ne de üşüyen ellerimiz, donan ayaklarımız.
Kar sevinci hepimizi birden bürüsün.
Dua ile!
08.01.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder