24 Ekim 2012 Çarşamba

Bayram hangi gün? el-Cevab: Deliye her gün bayram!



Bayramın hangi gün olduğunu soranların sayısı çoğaldı.

Garibce diyor ki: Deliye her gün bayram.
Biz üzerimize düşeni yaptık, hak ettik ve bayram ettik de Allah kabul etmedi mi!

Dünyada hâlâ iki yaklaşım var: Biri teşri’ye kafayı bozmuş olanlar. Bunlar Hz. Peygamber “Hilali görün!” dedi, öyle ise ille de görmeden olmaz diyenler. Ondan sonra da neyi, nerede ve nasıl ve ne ile göreceğini bir türlü bilemeyenler, bir iki kişinin “gördük” demesine, bütün İslam Dünyasının kaderini bağlamaya çalışanlar. Bunlar, önlerini yirmi dokuz günden fazla asla göremezler.

İkincisi de teşrii tekvin ile birlikte ele alıp, teşrîe ilişkin bir hüküm verecekse evvelemirde bu hükmün tekvindeki karşılığını, mesnedini tespite mübaderet edip, öyle karar verenler. Yani bir kapak atacaksa, önce kazanı tespit edip de ona uygun düşecek bir kapak atmak yanlısı olanlar.
Eğer aklımız olmasaydı, birinci yol bizim için de vazgeçilmezdi.
Eğer elimizde mutlak gerçekliğin ölçütlerini ve esaslarını veren bir kitabımız olmasaydı, takvim belirlemede on beş asır önce zaten başka bir yolu da olmadığı için rü’yeti esas alma araç hükmünü aynı şekilde bugün bizde alırdık. Ama Kitab bize amaç değerlere ulaşabilmenin araç değerlerinin çokluğunu da bildiriyor ve “Ayın ve güneşin bir hesap üzere olduğunu” söylüyor. Amaç olan ibadetlerimizin ifası için, elinde başka ölçüt olmayanlar için güneşin gölge boyundan vb. bahsediyor, ama aynı Kitab asıl bize ilkeyi veriyor.
Bizim ilkemiz şudur: Tevhid gereği tekvin ve teşrii birlikte ele almak ve teşrii tekvin üzere oturtmak. Aynen kazana kapak uyarlamak, makineye kullanma kılavuzu yazmak gibi. Hesap ile ayın ve güneşin takvimini belirlemeye kalkışanlar amaca teşriden değil, tekvin üzerinden yürüyorlar. Ama onlara bu hareketi de gene teşrî öğretiyor.
Sadece teşrî’e kafa takıp da tekvini göz ardı edenler, sanki tekvine itibar etmek hâşâ Allah’tan başkasının yasalarına itibar etmek gibi değerlendiriliyor. Daha doğrusu sonuç o anlama geliyor. Eski ayın sonu ve yeni ayın başını sadece iki kişinin görmesiyle ispata çalışırken –ki bu araç vaktiyle yegâne idi ve alternatifi henüz yoktu- artık çok iyi bilinen ve sonuçları da yüzyıllar boyu tecrübe edilmiş olan ve en ufak bir yanılma payının dahi olmadığı tecrübî olarak da bilinen hesaba sırt çeviren, ona itibar etmeyen bu adamlar sanki bu hesaba esas olan tekvinin bir başka elden kotarıldığını düşünüyor olmalılar. Hâşâ! Ama mazurdurlar çünkü akılları ermiyordur. Ya da zaten hiç yoktur ve sorumlu da değillerdir! Veyahut da akılları develerin kıçlarını yağlamak varken, tamponları altından olan arabaların sevdasındadır.
Deliye her gün bayram.
Garibce, size aklınıza mukayyet olmanız için dua ediyor.

24.10.2012
GARİBCE

Bu konuda Diyanet yetkilileri ne düşünüyor. Başkan’ın yaptığı açıklamalarla ilgili kendi sitelerinde yapılan haberi sizlerle paylaşmak istiyoruz.


İslam dünyasının takvim birliği sağlayamamış olması çok büyük bir eksikliktir

Tarih: 22.10.2012
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hac İdare Merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek Mekke’de Hac organizasyonunu takip eden basın mensupları ile bir araya geldi. Diyanet İşleri Başkanlığının kutsal topraklarda verdiği hizmetler hakkında bilgi veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam dünyasınca kullanılması önerilen ortak takvim konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Bu yıl Müslümanların farklı günlerde Kurban Bayramı’nı idrak edecek olmalarının İslam dünyası için çok üzücü olduğunu vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Elini alnına koyarak dağlarda, tepelerde hilal arayarak, takvim birliği sağlamak mümkün değildir.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle devam etti:
“Bizim hesaplamamızın yanlış olduğuna dair en küçük ima görseydik bunu halkımızla paylaşmaktan çekinmezdik…”
“Biz Arafat'ta iken Türkiye'de kardeşlerimiz bayram yapmış olacak. Bu çok üzücü bir durum… Bugüne kadar takvimde birlik gerçekleştirememiş olmak, bayramlarda sevinçleri paylaşamamış olmak büyük bir eksiklik. Türkiye'de bu konuda pek çok kişi soru soruyor. Sosyal medyadan her gün çok sayıda soru gönderiliyor. 'Diyanet neden susuyor?' diye soruyorlar. Ben Türkiye'de iken Din İşleri Yüksek Kurulu ile toplantı yaptım. Kandilli Rasathanesinin yetkilileri ile görüştüm. Astronomi bilimiyle uğraşanlarla bir araya geldik. Toplantıların bilgilerini birleştirdik. Her iki bilgi değerlendirildi.
Bir Müslüman olarak bir hadis hocası olarak bu toplantılarımızda bizim yanlış yaptığımıza dair en küçük ima görseydim, bayramları ilan etme yetkisi Kandilli Rasathanesi'ne verilmesine rağmen bunu halkımızla paylaşmaktan çekinmezdik. Peygamberimizin İslam mesajını getirişinin üzerinden 14 asır geçmiştir. Uluğ Bey’leri, Ali Kuşçu’ları yetiştirmiş, astronomi ilmini medreselerde hadis ve tefsirle birlikte ders olarak takdir etmiş bir millet olarak, dünyadaki uzay, astronomi bilgileri, Güneş'in hareket hesapları matematiksel olarak tespit edildikten sonra, insanların dağlarda tepelerde ellerini alınlarına koyarak hilali aramalarıyla takvim birliği sağlamamız mümkün değil. Birlikten bahsediyorsak bu yolla birlik olmaz.”
“Dağlarda, tepelerde hilal gözetleyerek veya gözetlediğini söyleyerek bayramlara birlikte başlamamak doğru değildir…”
Kur'an-ı Kerim'de geçen “Güneş ve Ay belli bir hesap içerisinde hareket eder.” ayet-i kerimesini hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Eğer Müslümanlar 14 asırdır bu tespiti yapamamışsa bu, büyük bir ayıptır. Bu hesabı insanlık tespit etmiştir. Bundan bir asır önce insanlar namaz vakitlerini belirlemek için bir çubuk dikerek gölgesini ölçüyorlardı. Gölgeyi ölçerek namaz vakitlerini hesap ediyorlardı. Şimdi ise kolumuzdaki saate bakarak hesap ediyoruz. Artık gölge ölçerek namaz vakitlerini tespit etmiyoruz. Dolayısıyla dağlarda, tepelerde hilal gözetleyerek veya gözetlediğini söyleyerek bayramlara birlikte başlamamak doğru değildir.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez şöyle devam etti:
“Birlik önemlidir. İslam dünyasının birlikte bayram yapmasına çok önem veriyoruz. Onun için kendi sistemimiz üzerinde ısrarcıyız. Bununla takvim birliği sağlanabilir. Elini alnına koyarak dağlarda tepelerde hilal arayarak, takvim birliği sağlamak mümkün değil.”
“Rü’yet-i Hilal Konferansı’nın kararına uyulmamıştır…”
“1978 yılında Ru’yet-i Hilal Konferansı’nda şu karara varılmıştır: Dünyanın herhangi bir noktasında, bir rasathane marifetiyle hilal görüldüğü tespit edilebiliyorsa, bizim coğrafyamızda da imsak vakti girmemişse o takdirde biz, ertesi günün hilalini birlikte idrak etmiş oluruz ve o hicrî ayın başlangıcına girildiğine karar verilmiş olur. Ama üzülerek belirteyim ki belli bir süre sonra bu karara uyulmamıştır.”
“Bu konu kardeşler arasında bile ihtilafa neden oluyor…”
“Bu konu özellikle gönül coğrafyalarımızdaki kardeşlerimiz arasında bölünmeye neden oluyor. Türkiye’ye göre mi yoksa Suudi Arabistan’a göre mi bayram yapmak konusunda gönül dünyamızdaki ülkelerde ihtilafa neden oluyor. Elbette bu doğru değildir. Aynı evde kardeşler arasına bile bir fitne olarak girebilen bir konudur. Dolayısıyla 1978’de aldığımız kararı uygulamak istiyoruz.”
“İslam dünyasının birlikte bayram yapması konusunda ısrarcıyız…”
“Madem Türkiye’de bayram bir gün önce peki Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri nasıl bir gün sonra Arafat’ta olabiliyorlar?” şeklinde bir soru soruluyor. Çok haklı bir soru. Bunun için de özellikle diğer üç mezhebin görüşünü alarak “ihtilaf-ı metali” dediğimiz, farklı bölgelerde hilalin doğuşunu değil, kendi coğrafyasında hilali görmeyi esas almak diye bir kural var. Bu kural da uygulanabiliyor. Türkiye’deki uygulama da doğrudur. Buradaki uygulama da doğrudur. Ama biz daha büyük bir doğruda ısrarcıyız. Nedir o? Bütün İslam dünyasının aynı gün bayram yapması, aynı gün bayram sevincini birlikte yaşaması. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“Birlik sağlanamazsa 2015’te bu sorun yeniden gündeme gelecek…”
“Takvim sistemimizde 2015 yılında hem Ramazan hem de Kurban Bayramı’nda ihtilaf yaşayacağız. Bir daha bu ihtilafı yaşamamak için Diyanet İşleri Başkanlığı olarak elimizden gelen her türlü gayreti sarf edeceğiz. Ama yolumuz bellidir. Yolumuz birlik yoludur. Takvim birliğini sağlamak esas olmalı. Takvim birliğini sağlamak “Güneş ve ay belli bir hesap içerisindedir.” ayetini dikkate alarak bütün astronomi ve fıkıh âlimlerinin birlikte bu tespiti en güzel bir şekilde yapmalarından geçiyor.”
“Türkiye’deki kardeşlerimize tekrar ifade ediyorum. Ne onların kurbanlarında ne de burada kesilecek kurbanlarda herhangi bir tereddüt yoktur. Çünkü pek çok fakihimize göre farklı bölgelerde hilalin doğuşunu farklı günlerde değerlendirmek vardır.”

1 yorum:

  1. Muhterem hocam b doğruları anlatmak için sizi niye tv lerde göremiyoruz? Allah razı olsun. Çok güzel şeyleri dikkat çekiyorsunuz

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...