29 Ekim 2012 Pazartesi

Bir bayram bereketi: Seyit Mehmet Şen Hoca


Bu bayramın bereketlerinden biri olmak üzere Prof. Dr. Seyit Mehmet Şen hocamla yeniden buluştuk. Telefon bizi sanal medyaya taşıdı. Önce “Oooo!” diye bir sitemi oldu. Ama benim garibce gülüşlerim karşısında indirdi ve o sevecen tavrıyla hal hatırımız sordu. Ona Garibce’yi tanıttım. Her gün bir bazen biri iki yazı yazdığımı söyledim. Hayretini mucip oldu ve Havuz boşaltması benzetmesini yaptı. Bu Garibce’ye de uyuyordu. Ama şunu da hamd ile belirtmeliyim ki bu boşaltmada birkaç cilt tutacağını sandığım birikmiş eski yazılarımdan şimdiye kadar en fazla üç dört yazı kullandım. Daha çok Mevlânâ’nın döner erleri gibi  avucumuzun birini yukarı Hakk’a açtık, diğeri ile de aşağı doğru geleni halka saçtık. Bunun ötesinde bir şey yapmadık. Her şeyin bir zamanı varmış. Vesile olanlardan ve bize bu ruh ve heyecanı verenler okuyucularımızdan Hak razı olsun.
Seyit Mehmet Hoca en son Van’ın kurucu rektörlüğünü yapmıştı.  Bizim onunla hukukumuz öğrencilik yıllarında idi. Biz İslamî İlimler Fakültesinde öğrenci iken o Ziraat Fakültesinde doçentti. Biri kendisi gibi doçent diğeri asistan iki arkadaşı (Adem ve Özdemir) daha vardı. Hoca her on beş günde bir bizi kendi evinde ve dönüşümlü olarak arkadaşlarının evlerinde ağırlar bize mükellef yemekler yedirir (yengelerimizin ellerine sağlık, evlendikten sonra tecrübî olarak öğrendik ki böylesi ikram sever hane sahiplerinin arkasında onları öne iten hep ev hanımları olurmuş), arkasındanda bize bir tarikat sohbeti yapar, bir de zikir çektirir, havamızı indirirdi.
Ben alıcıları açık fakat sessiz biri olduğum için o halkalardan beni ne kadar hatırladığını bilmiyorum.
O günlerin tadını unutabilmiş değilim. Doğrusu buna sebep yemekler miydi, sohbet miydi yoksa  zikir mi? Galiba üçü bir arada oluşu idi.
Biz ilahiyatçı, pirimiz ziraatçı, o da ayrı bir tuhaflıktı. Bizim ilahiyat hocaları sohbet meclislerinde maalesef ilerleyemediler. İlmin bir kîlu kâl oluşuna ve her ne varsa âlemde aşk oluşuna yapılan vurgulara tepki midir bilinmez o vadide geri kaldılar, ilerleyemediler. Oysa insanların yetişmelerinde unutamadıkları halkalar ilim halkalarından çok sohbet meclisleri oluyor. Ashabı da ashap yapan sohbet değil miydi.
Hoca ile işte böylesine bir hukukumuz vardı. Yıllar sonra kendisine Garibce üslubu ile yazılış Kırk Ambar küçük iki kitabımı göndermiştim. Üslubun biraz da nezih olmasıyla ilgili değerli bir uyarısı olmuştu. İçinde “Bu ne koku/ Yokluğun boku!” gibi halk irfanına ait yazılar da vardı.  İyi de bencileyin köyden gelmiş bir Garibce, beslendiğimiz kaynaklar keza öylesine Bedavetten başlıyor… Dolayısıyla bizim dil ve üslubun biraz kaba olması, yontulmaya muhtaç bulunması normal görülmeli… Rivayet ederler ki bir bedevî halifenin sarayına gelmiş ve ona övgü dolu bir kaside sunmuş: İçinde şöyle ifadeler varmış:
Sen bir eşeksin tahammülde eşin yok
Sen bir köpeksin sadakatte dengin yok..
Adamın kafasını vuracaklarmış. Padişah demiş ki durun, sakın kafasını vurmayın. Adam çok kabiliyetli ama görgüsü, göreneği o kadar. Ona Dicle kenarında bir köşk tahsis edin, hizmetini erkan ve adap bilir cariyeler, nedimeler yapsın ve uzun süre orada ikamet etmesini sağlayın. Öyle de yapmışlar. Her türlü güzellikleri görmüş, inceliklere ermiş, erkan ve adabı öğrenmiş. Altı ay sonra  Arap edebiyatının en güzel örneklerinden olan şiirler söylemeye başlamış.
Derler hani.
Biz yıllardır İstanbul’da yaşıyoruz ama, korkunç bir tehacümle bu kez İstanbul’u köy haline getirmişiz. Bizim İstanbul’dan alacağımızdan çok, İstanbul bizden almış. Öyle olunca da bir türlü incelemedik be hocam.
Bir de tabii bir dil kullandığım zaman kendimi daha iyi ifade ediyorum. Geçenlerde ders anlatıyordum. Tiyatro gibi zevkliydi. Tam o sırada otuz yıl önceki bir sınıf arkadaşım bodoslama sınıfıma girdi ve arkaya oturdu. Neymiş dersimi dinleyecekmiş. Dilime, üslubuma dikkat etmeye başladım haliyle, ama dersin büyüsü bozuldu. Ben bile anlattığımdan keyif alamadım. Öğrenci nasıl alsın.
Neyse lafı uzatmayalım. Bu bayram bereketiyle Hocam bizi lütuf buyurmuş takibe almış şu iki Twiti atmayı da hocalık sorumluluğunda görmüş ve demiş ki:
“Seni takibe aldım. Üç dört yazını okudum. Hepsi de güzel olmuş. Dilin de güzel kutlarım. Aynı "bağlamda" misvağı da yaz. Selamlar!”
Twit ortamına biraz vakit ayır. Gençlerimizin senin gibilere ihtiyacı var. Allah (cc) işini kolay getirsin. Selam ve muhabbetler “
Bu Garibce için bir emir olacak ve beklentiler ona inşallah biraz daha güç ve heyecan katacaktır.
Hocam şimdi Beyaz Gazete’de haftalık yazılar yazıyormuş. Bu günkü yazısının başlığı “Devlet Sistem İlişkileri” idi. Ondan aldığım birkaç satırla sizlere veda ediyor ve sağlıklı huzurlu uzun ömürler dilediğim hocamla sizleri de tanıştırdığım için kendimi mutlu hissediyorum.
Böylesi güzelliklere vesile olan bayramlara gerçekten ihtiyacımız var!
Dua ile!
29.10.2012
GARİBCE

“Devlet Sistem İlişkileri”
…………..
Eğer Cumhurî sistemin çokça söylendiği şekliyle “ilelebet payidar olmasını” istiyorsak, birbirimize yumruk sallamayı, birbirimizden nefret etmeyi bırakıp, eğer birbirimizi sevemiyorsak hiç olmazsa birbirimize hoş görülü davranmayı bilmemiz, bilmiyorsak öğrenmemiz gerekir.
Şunu gayet iyi bilelim ve sakın unutmayalım:
Biz ne kadar tumturaklı nutuklar atarsak atalım, eğer güçlü olamazsak bizi bu topraklarda yaşatmazlar…
Birbirimizi sevmeden, birbirimize hoş görülü davranmadan, birbirimize tahammül etmeden, tahammül etmeyi öğretmeden, birbirimizle kardeş olmadan, kardeşlik bağlarını kavileştirmeden güçlü olmamız mümkün değildir…
Kısacası birbirimize yumruk sallayarak Cumhuriyeti ilelebet koruyamayız…
İsterseniz aynanın karşısına geçin ve fikirlerinden hoşlanmadığınız hemen yanı başınızdaki insanı hayal ederek yumruk sallayın ve boğazını sıkın…
Aynı şeylerin size yapıldığını göreceksiniz…
Bilin ki kimsenin eli armut toplamıyor…
Bunu mu istiyoruz?
29.10.2012
http://www.beyazgazete.com/yazar/prof-dr-seyit-mehmet-sen-238/devlet-sistem-iliskileri-408090.html

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Ne güzel olmuş,geçmişte güzellikleri yaşayanların buluşması...
    Hatıra karışımı yazılar daha kalıcı ve zevk verici bilgileri içeriyor düşüncesindeyim.
    Bizden de selam olsun Şen Hocamıza..
    Acaba Adana'lı Ahmet Şen hoca diye biriyle akrabalık ilişkisi var mıdır?

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...