6 Ekim 2012 Cumartesi

Maşerî duygu ve öğretilerin gücü


Ben yuvası  bozulan bir anne kuşun çırpınışını seyredip duygulansam, sen de koyun ve kuzuların kavuşma sahnesini seyretsen ve onların meleşmeleri, her bir annenin yavrusunu arayışı ve bulduktan sonra da koklayıp mutlu oluşunu, kuzunun annesinin memesine vuruşlarını  seyretsen ve duygulansan, bir başkası da bir başarı öyküsünü dinlese ve duygulansa… Ne olur? Üç tane duygulanmış insanın aynı mekanda buluşması sonucu üç tane duygulanmış adamın birlikteliği olur.
Keza sen bir kitap okusan, ben de başka bir kitap okusam, o da daha başka bir kitap okusa. Sonra biz bir araya gelsek. Farklı kitap okumuş üç adam bir araya gelmiş olur.
Ama sen, ben ve o, söz gelimi bizim neslin yaşadığı bir örnek olarak Müslüman zenci boksör  Muhammed Ali’nin şampiyonluk maçını ya da daha berilerde Rahmetli Turgut Özal’ın Bulgaristan’a rüşvet vererek bizim adımıza yarışmasını sağladığı Naim Süleymanoğlu’nun olimpiyat şampiyonluğunda birincilik kürsüsünde istiklal marşımızı okutuşunu seyretsek, yılların böyle bir sahneye hasretiyle gözlerimizden akanlarla, ağzımızdan burnumuzdan saçılanlar birbirine karışsa, konuşamaz olsak, sadece bir birbirimize bakışarak ve kucaklaşıp sarmaş dolaş olarak davransak ne olur?
Bu önek, üçümüzü tek bir vücut, tek bir yürek, tek bir umut, geleceğe ortak bir bakış kılar. Duygularımız aritmetik diziyle bir artı bir artı bir eşittir üç değil değil, geometrik diziyle bir yanında bir eşittir on bir, bir tane bir daha yüz on bir… şeklinde çığ gibi büyüyerek artar. Kişiye özgü enerjiler sinerjiye dönüşür ve vücut bulan heyecan, coşku ve duygu dalga dalga büyüyerek bütün bir milleti ve ümmeti sarar.
Milletin her birinin farklı bir kitap okuması halinde ise beherimiz birer kitap okumuş olur. Her birimizin bildiğini öbürü bilemez, güldüğü espriye gülemez…
Ama hepimiz aynı kitabı okumuşsak, o kitabın içeriği ortak paydamız olur, dili dilimiz, esprileri esprilerimiz, imgeleri imgelerimiz olur. Sırf o kitaba sebep millet içinde yeni bir dil oluşur. O kitaptan habersiz olanlar o dili, çağrışımlarıyla birlikte anlamazlar; gülüneceğe gülemezler, ağlanacağa ağlayamazlar.
Müslümanlar işte buna sebep hep aynı kitabı okurlar.
Ama bir de anlasalar.
Garibce değil mi?

06.10.2012
GARİBCE

1 yorum:

  1. "Müslümanlar işte buna sebep hep aynı kitabı okurlar.
    Ama bir de anlasalar."
    anlamak için hiç okumamışlardı ki hocam. ama anlamak için okudukları hep aynı kitapları vardı: ahmediyye, hz. ali cenkleri, kara davut, eyyühelvelet vb. onlar ortadan kaybolduğu için sorun çıkıyor.
    belki de herkes son zamanlarda kur'an'ı anlamak için meal okuyunca şirazemiz daha hızla kaydı.
    bugün en büyük sorun hayatı okuma konusunda yaya kalmamız. aklımız yaşama ayarlı değil. sizin yazılarınızı kaç kişi okuyup "helal olsun hocamıza" deyip hayata bu gözle bakıyor. sizin yazılarınızı takip ediyorum ve çok keyifleniyorum. allah sizden razı olsun...
    kasım gezen

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...