4 Ekim 2012 Perşembe

Hac günlerinin isimleri ve telbiye


 
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ (100) فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ (101) فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ (102)  فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ (103) وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ (104) قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ (105) إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ (106) وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ (107) وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ (108) سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ (109) كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ (110) إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ (111) [الصافات]

100.         (İbrahim) “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
101.         Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
102.         Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
103,104. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
105.         “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
106.         “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
107.         Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
108.         Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
109.         İbrahim’e selâm olsun.
110.         İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.

Vahyin geliş yollarından biri de peygamberler için rüya idi.  Es-Süddî’nin anlattığına göre  Hz. İbrahim ihtiyar halinde kendisine çocuğu olacağı müjdesi verildiğinde sevinmiş ve “Hak yolunda kurban olsun!” demişti.  Çocuk doğup da aradan zaman geçince rüyasında kendisine  “Hani bir adakta bulunmuştun. Adağını yerine getir!” denilmişti.
Daha ayrıntılı bir anlatım şöyledir: İbrahim (Zilhicce’nin sekizinci günü) bir rüya görmüş ve kendisine “Allah sana oğlunu kurban etmeni emrediyor!” denilmiş.  Sabah olunca rüyasını hatırlamış  ve kendi kendine “Acaba bu rüya Rahman’dan mı yoksa şeytandan mı?” diye düşünmüştü (Terviye). İşte bu yüzden bu güne terviye (düşünme) günü denilmiştir.  Ertesi gece aynı rüyayı görünce rüyasının Rahman’dan olduğunu anlamıştı. Dokuzuncu güne de o yüzden anlama manasına gelen “yevmü’l-arefe” denilmiştir. Onuncu güne geldiğinde de oğlunu alıp Mina’ya varmış ve onu  Hak yolunda kurban (nahr)  etmek istemiş ve fiiliyata da koymuştu. Bu güne de boğazlama günü, kurban günü anlamına gelen “yevmü’n-nahr” denilmiştir.
Hz. İbrahim oğlu İsmail’i yatırıp boğazlamaya çalıştığında Allah, Cebrail ile oğluna bedel olmak üzere bir koç göndermişti. Cebrail “Alluhu Ekber! Allahu Ekber!”  diyerek İbrahim’e koç ile gelmişti. İsmail “Lâ ilâhe illallah” diye karşılık vermiş, Hz. İbrahim de bütün bu olup bitenler karşısında Allah’a şükrünü arz etmiş ve “Allahu Ekber ve lillâhi’l-hamd!” demişti. Hacıların, ihram boyunca girişten Beytullah’ı görünceye kadar devamlı söyledikleri telbiyenin aslı işte bu üçlünün tekbir tehlil ve tahmidin terkibinden oluşmuştur.  Böylece  hem bir hatırayı yad, hem de zikir olmak üzere bizim için bir sünnet olmuştur (Kurtubî, 15/102).
Allahu Ekber
Allahu Ekber
Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber
Allahu ekber velillâhi’l-hamd
Hacılarımıza haccı mebrur dileriz.

04.10.2012
GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...