21 Ekim 2012 Pazar

Sahi Peygamberimizin resmi neden yok?!



Evet, Peygamberimizin bir resmi ya da heykeli yok!
İyi ki de yok!
Nice sanatkarlar var, resimde, resmetmede, tasvirde oldukça mahir…
İsteselerdi pekâlâ Hz. Peygamberimizin de resmini çizebilirler, tasvirini yapabilirlerdi.
Günümüzde kriminolojide de çok önem arz eden bir teknoloji gelişti. Eşkal belirleme mümkün ise, tıpa tıp aynısı denilebilecek robot resimler çizilebiliyor.
Ama Hz. Peygamber’in resmini kimse çizmiyor. Onun müminlerinden böyle bir talep ve beklenti de yok.
İyi ki de yok.
Neden? İsterseniz olsa ne olurdu, tepkiler nasıl olurdu? Önce ona bir bakalım.
Eğer gerçeğine uygun çizilseydi mutlaka ve mutlaka çerçevelenmiş olurdu. Resmin, heykelin vb. özelliği gereği bu böyledir.
Diyelim ki resmettiniz: Boy ölçüleri ne olacak, rengi ne olacak, üzerine giydireceğiniz giysisi ne ve hangi renk olacak… Bu soruların her birine de aynen tarih içinde kendi olduğu gibi dediniz ve resmettiniz ya da heykelini yaptınız.
Onu görmeden sevenlerin çoğu sizin o diye yaptığınızı görünce hayal kırıklığına uğrayacak, hayır bu olamaz diyecektir.
Çünkü sizin ortaya o diye koyduğunuz resim nihayet ortalama bir araba ait resim ya da heykel olacaktır. Rengi Arap rengi, boyu bosu ortalama bir Arap boyu, giysisi bir Arap giysisi, üzerinde bir Arap şalı…
Oysa siz onu zaman ve mekan üstü, âlemlere rahmet bir peygamber olarak kendi zihninizde kendi öz değerlerinizden biri olarak tahayyül etmekteydiniz, asla yapılan resimde gördüğünüz gibi tasavvur etmemiştiniz. Hatta aklınıza gelen her suret, idealinizdeki peygamber tasavvurunu perdelemiş ve siz ondan vazgeçmiştiniz. Onu zihinlerde bir ideal olarak tutmak ve kıyamete kadar hep canlı olarak yaşatmak istemekteydiniz. Bir çerçevenin içine sokulması, bir heykel şeklinde dondurulması sizin bu idealinizle asla örtüşemezdi.
Ayrıca büyük ölçüde yabancılaşma riski de vardı. Üzerindeki şalıyla, ayağındaki naliyle her şeyiyle bir Arap olan peygamber değil, her mevsimde ve her iklimde, her coğrafyada daha çok bizden biri olan bir peygamber, gözümüzü yumduğumuzda büyük olarak tasavvurumuza gelen şekliyle, şefkat ve merhamet olarak bizce bilinen, tanıdık olan, onun bize bizim ona aşina olduğumuz bir hayale benzemesi matlubumuzdu. Kaldı ki o hayaller bile idealimize perde idi. O, her hayalimizden daha büyüktü, daha güzeldi, daha şefkatliydi, daha merhametliydi, daha diğerkâmdı daha kucaklayıcı idi ve tabii ki daha kahramandı…
O zaman niye resmedeydik ki?!
Müslümanlığın maşerî vicdanı bunun farkındaydı ve sevgililer sevgilisini resme yanaşmadı, bir heykelde ruhunu dondurmadı. İstedi ki herkes peygamberini kendi tahayyül etsin, daha çok kendinden biri gibi hayal etsin, ona daha bir yakınlık duysun.
Şimdi kalkıyorlar benim peygamberimin resmini yapıp sizin peygamberiniz işte buydu diyorlar. Hayır benim peygamberim o değil, senin o diye çizdiğin belki onu temsilden aciz olan benim resmim olabilir. Ama zaman ve mekân üstü bir peygamber olarak, âlemlere rahmet olarak, kıyamete kadar yaşayacak bir ideal olarak onun resmi asla!
Salat ve selam olsun!
Dua ile!

21.10.2012
GARİBCE

1 yorum:

  1. Merhaba Hocam,
    Yine güzel yazılarınızdan birini okuma fırsatını bulduk, çok önemli bir konuya temas etmiş oldunuz. Gerçekten, her türlü övgünün üstünde, mükemmel ve alemlere rahmet bir peygamberin ümmeti olmaktan ne kadar gururlansak ve sevinsek azdır. Ancak; onun resminin yapılmaması konusunda küçük bir itirazım olacak. Benim düşünceme göre, keşke zamanında güzel bir ressam tarafından hz. Peygamber'in resmi de yapılmış olsaydı ona olan hürmetimizde bir eksiklik olmazdı. Hatta, olmamalıydı da. Biz onun 'insanüstü' olduğunu kabul etmiyoruz ki zaten. Kaldı ki, siz de çeşitli vesilelerle ve yazılarınızda 'insanüstü ve ulaşılmaz bir peygamber tasavvurunun müslümanlara nasıl örnek olabileceğini' hatırlatmaktasınız. O bir Arap'tı, getirdiği Kur'an Arapça'ydı, bir Arap kabilesine mensuptu, 'yemek yer, herkes gibi su içer ve çarşıda dolaşırdı'. Resmi olsaydı ne olacaktı. Herhalde tapacak değildik. Tapanlar olur muydu? Olurdu, çünkü onların imanı ve İslam anlayışları eksik olduğu için taparlardı. Ancak, biz Rasulullah'ın kendisine olan hürmetimiz, onun fiziki özelliğine değil, getirmiş olduğu 'Rahmet' müjdesinin ehm taşıyıcısı olması hem de en mükemmel bir şekilde onu bize bir 'insan' olarak yaşayarak ulaştırmış ve yorumlamış olmasıdır. Sözü biraz uzattım. Sizleri en kalbi selamlarımla ve hürmetle selamlıyorum. İsmail Taşpınar

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...