28 Ekim 2012 Pazar

Ne olacak şu bizim hacıların haccı!



Ne oldu ki?
Ohoo! Daha ne olsun, onlar vakfeye durdu biz kurban kestik!
Ya onlar doğruydu o zaman bizim ilk günkü kurbanlar güme gitti.
Ya da biz doğruyduk o zaman da onların vakfesi boşa gitti. Dolayısıyla da vakfe yok, hac da yok. Bütün emekler anlayacağınız boş.
Böyle bir anlayış var. Allah’tan pek yaygın değil.
Evet! Ne olacak şu bizim hacıların haccı!
Ne olacak? Dünyevî ahkamıyla iczâ’ yani yeterli ve de geçerli olacak. Ahirette makbul olup olmaması ise hacılarımızın niyetlerine, ihlaslarına, hac menasikinin hakkını verip vermemelerine bağlı bir şey. Onu biz bilemeyiz, ancak Allah bilir.
Dünyevî yönüyle geçerli midir, değil midir… gibi tartışmalara bir ekmek arası da Garibce katkıda bulunsun istedik.
Bu amaçla Hidâye’nin (I, 188) bir paragrafını tercüme etmeyi uygun bulduk.
Kimi insanlar, bizlerin mutlak gerçekliğe isabetle yükümlü olduğumuzu zannediyor ve hem kendilerini yoruyorlar hem de başkalarını istemeyerek de olsa sıkıntıya sokuyorlar. Bu anlayış yanlış; bizi takat üstü yükümlülüğe götürür, sonra da kimse altından kalkamaz.  Siz kıble konusunda elinizden gelen araştırmayı yapın ve namazınızı kılın, sonra kıblenin tam aksi istikamette olduğu ortaya çıksın. Namazınız geçerli mi geçerli. İşte o kadar. Daha ne vıcık vıcık ediyorsunuz yahu.
Filler tepişir, olan ayaklar altında ezilen çimenlere olurmuş. Müslümanlara aynı günde bayram yaptıramayan siyasiler utansın. Arafat’a falanca gün çıkılacak denilmiş ve onlar da çıkmışlar vakfelerini yapmışlar… Daha ne yapaydılar. Allah onların vakfelerini, haclarını elbette kabul edecek. Ama gerçekliğin ortaya çıkması sırf işlerine gelmediği için bu konuda çaba göstermeyen, yan çizen, ayrı ayrı baş çeken, hakikatin ancak kendi kıt anlayışlarında temessül edebileceğine inanan ve gerçekliği kendi tekellerinde gören rüesaya gelince Allah onlara soracak ki hem de nasıl soracak, varsa altta ezilenlerin günahı, onları da onların sırtına yükleyecek.
(Bu yazıyı “İslam’ın siyasî birliği ve bayramlar” başlıklı yazımızla birlikte değerlendirin lütfen!)

El-Hidaye müellifi el-Mergînânî şöyle diyor:
“Hacılar, Arafat’ta vakfe yapsalar sonra bir grup insanın tanıklığı sonucu onların arife gününden bir gün sonra Kurban bayramı gününde vakfe yapmış oldukları ortaya çıksa… ne olur? Geçerli olur:
Genel kurala göre (kıyas) bu vakfenin geçerli olmaması lazımdır.  Çünkü nasıl ki terviye gününde vakfe yapmaları halinde caiz değilse, bunun da aynı şekilde yeterli olmaması lazımdır.  Çünkü Arafat’ta vakfe, bir ibadettir, belli bir zaman ve mekan içinde yapılması şartı vardır. Eğer yerinde ve zamanında yapılmamışsa bir ibadet olarak vakfe vakfe olmaz.
Bu konuda hüküm istihsana göre verilmektedir.  Bir kere bu tanıklık nefye yöneliktir ve hüküm altına alınamayacak bir durum hakkındadır. Çünkü böyle bir tanıklığın asıl amacı, hacıların haclarının olmadığını ispata yöneliktir. Hac ise hüküm altına alınamaz, dolayısıyla da böyle bir tanıklık kabul edilmez.
İkinci gerekçe ise belvâ-yı âmmdır (genel bir zorluk ve sıkıntının dikkate alınması ilkesi); böyle bir durumdan sakınma imkânımız yoktur ve de telafi şansı bulunmamaktadır. Haccın olmadığını ve herkesin haccını iade etmesi gerektiğini söylemek ise  çok açık bir zorluktur. Böylesi durumlarda mevcut ile yetinmek bir gereklilik olur.
Bu gibi bir durumda yöneticinin  böylesi bir tanıklığı dinlememesi ve insanlara “Haccınız tamam olmuştur, herkes işine baksın!” demesi uygun olur. Çünkü böylesi bir kapının açılması sadece fitneye sebebiyet verir. [1]
Mergînânî’ye rahmet olsun!
Dua ile!
28.102012
GARİBCE


[1] العناية شرح الهداية - (4 / 303) ( أَهْلُ عَرَفَةَ إذَا وَقَفُوا فِي يَوْمٍ وَشَهِدَ قَوْمٌ أَنَّهُمْ وَقَفُوا يَوْمَ النَّحْرِ أَجْزَأَهُمْ ) وَالْقِيَاسُ أَنْ لَا يَجْزِيَهُمْ اعْتِبَارًا بِمَا إذَا وَقَفُوا يَوْمَ التَّرْوِيَةِ ، وَهَذَا لِأَنَّهُ عِبَادَةٌ تَخْتَصُّ بِزَمَانٍ وَمَكَانٍ فَلَا يَقَعُ عِبَادَةٌ دُونَهُمَا . وَجْهُ الِاسْتِحْسَانِ أَنَّ هَذِهِ شَهَادَةٌ قَامَتْ عَلَى النَّفْيِ وَعَلَى أَمْرٍ لَا يَدْخُلُ تَحْتَ الْحُكْمِ لِأَنَّ الْمَقْصُودَ مِنْهَا نَفْيُ حَجِّهِمْ ، وَالْحَجُّ لَا يَدْخُلُ تَحْتَ الْحُكْمِ فَلَا تُقْبَلُ ، وَلِأَنَّ فِيهِ بَلْوَى عَامًا لِتَعَذُّرِ الِاحْتِرَازِ عَنْهُ وَالتَّدَارُكُ غَيْرُ مُمْكِنٍ ، وَفِي الْأَمْرِ بِالْإِعَادَةِ حَرَجٌ بَيِّنٌ فَوَجَبَ أَنْ يَكْتَفِيَ بِهِ عِنْدَ الِاشْتِبَاهِ ، بِخِلَافِ مَا إذَا وَقَفُوا يَوْمَ التَّرْوِيَةِ لِأَنَّ التَّدَارُكَ مُمْكِنٌ فِي الْجُمْلَةِ بِأَنْ يَزُولَ الِاشْتِبَاهُ يَوْمَ عَرَفَةَ ، وَلِأَنَّ جَوَازَ الْمُؤَخَّرِ لَهُ نَظِيرٌ وَلَا كَذَلِكَ جَوَازُ الْمُقَدَّمِ . قَالُوا : يَنْبَغِي لِلْحَاكِمِ أَنْ لَا يَسْمَعَ هَذِهِ الشَّهَادَةَ وَيَقُولَ قَدْ تَمَّ حَجُّ النَّاسِ فَانْصَرِفُوا لِأَنَّهُ لَيْسَ فِيهَا إلَّا إيقَاعُ الْفِتْنَةِ .

1 yorum:

  1. Cuma gününe denk gelen vakfe Hacc-ı Ekber oluyormuş diye Cuma günü yapmışlar vakfeyi.. Dün bayram ziyaretine gittiğimiz yaşlı bir hocahanım böyle söyledi...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...