8 Ekim 2012 Pazartesi

Bir de cemaat olmasa imamlık daha bir kolay olacak!


إِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَلَمْ يَخْشَ إِلَّا اللَّهَ فَعَسَى أُولَئِكَ أَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَدِينَ  [التوبة : 18]

“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe 9/18)
Yeryüzünde en kutsal mekanlar “Allah’ın evi” olarak nitelenen mescitlerdir. Oraların imarı ise bir iman şiarıdır. Mescitler zaten bina olarak yapılmış mekanlardır. Bu itibarla onların imarı muhtemelen mihrabda, minberde ve kürsüde verilen hizmetler itibariyle olmalıdır. Bu hizmetler, günümüzde ayrı ayrı kimseler tarafından yürütülmekte olsa da esas itibariyle her üçü de Hz. Peygamber’in yerine geçmek suretiyle ifa edilmektedir. Yani bu görevleri ifa edenler Hz. Peygamber’in postuna oturuyorlar, makamına geçiyorlar, onun çağrısını yineliyorlar demektir.
Hz. Peygamber kaba ve katı kalpli değildi. Öyle olsaydı etrafında kimse kalmazdı. Vakıa gösterdi ki o hayat bahşeden bir çiçek gibi alıcısı olan herkesi kendisine cezp etti ve o günkü iletişim imkanları dikkate alındığında çok kısa sayılabilecek bir zamanda arkasında yüz binlerle ifade edilen müminleri vardı, hayatlarını hayatına feda edecek, canlarını canına kurban edecek on binleri, gerçek erleri bıraktı.
Kovduğu hiçbir kimse olmadı. Dağdan inmiş kaba saba bedevilerin arkasından yüksek sesle bağırışlarına, hırkasını arkasından, boynunda iz yapacak şekilde çekişlerine bile aldırmadı. Mescidde abdest bozmaya kalkışan bedevinin üstüne oradakilerin çullanmasına izin vermedi, “Bırakın!” dedi “işini bitirsin ve sonra da üzerine bir kova su dökün”.
Kimi, nereden kovacaktık ki!
Hasbelkader onun engin hoşgörülü postunda şimdi biz oturuyor, mihraba geçip imamlık yapıyor, minbere çıkıp hutbe irad ediyor, insanlara hak ve hakikati öğretiyor, kürsüye çıkıp vaaz ediyor, insanlara talkın veriyoruz.
Sadece görevlilerimiz mi, cemaat de aynı şekilde bu görevde ortak değil mi? Cemaat olmadan cami hizmetleri yürür ve imar gerçekleşir mi? 
Ben kendimden biliyorum. Özellikle bayram namazlarımızda vaiz efendi sözünü cami cemaatine söyler ve hele  bir de özeleştiri yaparsa, cami cemaati daralır ve kasılmaya  başlar… Ama sadece orada zaten olmayan dışarıdakileri ve de yalnızca bayrama gelmiş cemaati muhatap alır da bir sinli kefli sövmediğini bırakır ve her türlü hakareti ederse, onları yerin dibine  batırır çıkarır, rezil rüsva ederse cami cemaati açılır da açılır, rahatlar, oturduğu yere yayılır, ne denli iyi bir Müslüman olduğunun farkındalığı ile mest olur.  Hocanın ötekilere her vuruşunda onlar da hal ve tavırlarıyla baltayla odun kesene yanı başındakinin “hıh!” diye katılması gibi destek verir. Nasıl olsa kendileri camiye müdavimler. Nizam ve intizam onlardan sorulur. Şaşırır da bir yörüğün yolu oraya düşerse, görmediği hakareti bırakmazlar. Yamuğu düzeltmeden çıkarmazlar.
Bu anlayışla camilerimiz nasıl abad olur ve bayındır kılınır. Zaten niceleri çıkışta “Ulan hoca, bir daha gelirsem anam avradım olsun…” diye yemin billah eder.
Bir Cem Karaca çıkar da: “İMAM TARAFINDAN CAMİDEN KOVULDUĞUMDA 7 YAŞINDAYDIM. TEKRAR GERİ DÖNMEM 70 YILIMI ALDI” derse vay o caminin imarını üstlenmiş  olanlara ve o camiinin cemaatine!
Ve işin de en kötüsü onun kaderini paylaşmayan acep kaç kişinin olduğu!
Gerçekten işimiz zor!
Dua ile!

09.10.2012
GARİBCE
İMAM TARAFINDAN CAMİDEN KOVULDUĞUMDA 7 YAŞINDAYDIM.
TEKRAR GERİ DÖNMEM 70 YILIMI ALDI

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Sevgili Garibce, her gün yazılarınızla bir gediği kapatmaya çalışıyorsunuz..Yüreğinize inşirah,kaleminize seyyaliyet versin Rabbim..
    Sahi biz nasıl camiilerimize 'Camii' olma özelliğini kazandırıp da herkesi -hatta inanmayanları da can alıcı beşeri ilişki örneklerini görmeleri için- o nezih ortama çekebileceğiz..? Sendikalı ve memur kafalı din görevlisi kimliği ile mi? 12 Eylü öncesi gibi şimdi de -sendikalı olmakla veya olmamakla- ötekileştirilme meylinin camii ve hizmetten öte yol aldığını görmek,İslam adına gönül eri olma, gönül alma erdemini gösterecekleri nerede ve nasıl bulacağız..?Bu necip milletin DNA'sına Rabbim İslam'ı yerleştirmiş,hoca camiiye gelmese bile,o kar kış demez kapalı camiye gelir..Hoca mı cemaati eğitecek,cemaat mi hocayı..?Yoksa siz hocalar mı?
    Geldiğim nokta şu: Ah şu imamlar olamasa,müftülük çok kolay olacak...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...