21 Temmuz 2012 Cumartesi

Fitre miktarının tespitine eleştirel bir yaklaşım

 

2012 Yılı Sadaka-ı Fıtır Miktarı

Din İşleri Yüksek Kurulu, 14/06/2012 tarihinde Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit KÜÇÜK’ün başkanlığında toplandı.
2012 yılı sadaka-ı fıtır miktarının belirlenmesi görüşüldü. Yapılan müzakerelerden sonra:

Fıtır sadakası, Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların, kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için, yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadettir. Yoksulların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak suretiyle, toplumda karşılıklı sevgi ve kardeşlik bağlarının pekişmesine vesile olan bu mali  ibadetin  meşru kılınmasındaki temel hedeflerden biri, insanların paylaşma bilincini canlı tutmaktır. Bu sayede her Müslüman, ihtiyacı olan yoksullara az da olsa bir şeyler verebilmenin ve yardımlaşmanın sevincini yaşar. Bundan dolayıdır ki fıtır sadakası, zekâttan farklı olarak, daha geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilir.
Kurulumuz, fıtır sadakasının Müslüman toplumların neredeyse tamamına yakın bir kesimi tarafından veriliyor olmasını da dikkate almak suretiyle;
Hem sadaka-i fıtır’ın asgarî miktarını belirleyen hadis-i şeriflere dayanarak, hem de ülkemizdeki mevcut sosyo-ekonomik hayat şartlarını ve bir kişinin günlük asgarî gıda ihtiyacını göz önünde bulundurarak ; 2012 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2013 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan sürede, sadaka-i fıtır miktarının 8.50- TL (Sekiz Lira 50 Kuruş) olarak belirlenmesine,
Belirlenen bu miktarın, “asgarî miktar” olduğunun, sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınırın olmadığının hatırlatılmasına,
Bu konuda ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesinin tavsiye edilmesine,
Söz konusu meblağın, gıda gibi aynî olarak veya para şeklinde nakdî olarak ödenebileceğine karar verildi.



Hayırlı olsun!
Ancak Garibce’nin bu karara bazı mülahazalarla itirazı var.

Her şeyden önce karar çelişki içeriyor. Hem “Bu konuda ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesinin tavsiye edilmesine,” deniyor -ki bizce doğru olan ve “Ailenize yedirdiğinizin ortalamasından…” şeklindeki yemin kefaretiyle ilgili âyete[1] uygun olan da budur- buna rağmen hesap yapılırken “hem de ülkemizdeki mevcut sosyo-ekonomik hayat şartlarını ve bir kişinin günlük asgarî gıda ihtiyacını göz önünde bulundurarak” denilerek (8.50 TL. gibi) bir meblağ tespiti yapıldığı söyleniyor.
Ayrıca Kurulun, fıtır sadakasının Müslüman toplumların neredeyse tamamına yakın bir kesimi tarafından veriliyor olmasını da dikkate aldığı söyleniyor. Bu durum kurul tarafından yanlış görülmüyor, mevcut durum bir anlamda tasvip edilmiş oluyor.
Bu tespit doğrudur ve uygulama bizce de tasvip ve teşvik edilmelidir.

Daha önceki arpadan şu kadar, buğdaydan şu kadar… şeklindeki uygulama -ki tam anlamıyla tarım toplumunun ihtiyaçlarıyla örtüşüyordu- sona erdirildi diye sevinirken, bu kez de toptancı bir rakamla toplumun büyük bir kesiminin üzerine fazladan bir yük konuldu.

Kurulun hesabının hakkaniyetli olması için 8.5 TL fitre verecek dört kişilik bir ailenin aylık sadece gıda harcamasının en az 1020 TL olması gerekir. Bu rakam asgarî ücretin (net 805.50) ve Memur-Sen’in belirlediği açlık sınırının (1040 TL) altında bir rakamdır. Aynı kuruluş yoksulluk sınırını ise 2782 TL olarak tespit etmiştir. Bu rakam Türk-İş’e göre 3014 TL dir.

Eğer gerçekten kurul, fitreyi herkesin kendi hayat standardını dikkate alarak vermesini istiyorsa “belirlenen bu miktarın, “asgarî miktar” olduğunu” belirtmemesi gerekirdi.

Acizane benim kanaatim Türkiye Müslümanlarının ortalama gelir düzeyi esas alındığında bu rakam büyük bir çoğunluğa nispetle bir hayli yüksektir. Hem deniliyor ki herkes veriyor ve bu durum iyi olarak görülüyor, hem de herkese ancak orta halli bir ailenin vermesi gereken bir meblağ belirleniyor.
Sözgelimi 1694 TL (en düşük memur maaşı) aylık geliri olan bir memur, zaten açlık sınırına yakın bir sınırda hayatını sürdürmeye çalışıyor. Ama bu kişinin fitresini 8.5 TL’den daha az vermemesi söyleniyor.

Denilseydi ki, açlık sınırı altında bir geliri olanlar fitre vermezler, onlar alırlar.

Yoksulluk sınırı altında bir geliri olanlar, kendi durumlarına göre belirledikleri bir miktarı fitre olarak tatavvuan yani bir vecibe olarak değil de gönüllü olarak verebilirler.

Yoksulluk sınırı üzerinde bir geliri olanlar ise en az 8.50 TL olmak üzere kendi aylık gıda harcamalarını dikkate alarak belirleyecekleri bir miktarı fitre olarak vermek zorundadırlar (Vâcib). İşte o zaman gerçekten sözü edilen değerlendirmeler yapılmış olurdu.

Fitrenin hâlâ aynî olarak da verilebileceğini söylemek de yanlıştır. Vaktiyle tahılın mübadele aracı olma özelliği vardı. Bugün yegâne mübadele aracı paradır. O yüzden fitre ancak para olarak ödenmelidir.

Bu hususlar dikkate alınsaydı güncelleme işte o zaman sahici olurdu.
Kurul’a saygılarımızı sunuyoruz.
Dua ile!

21.07.2012
GARİBCE


[1] لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ذَلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُوا أَيْمَانَكُمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ  [المائدة : 89]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...