Erdem nasıl bir şey: Mütevekkil
mi Müteekkil mi?
Fakülte bahçesinde birini hep
görür dururdum ve hep de iyi hal üzere, yardımsever bir halde görürdüm.
Aynı kişiyi bizim geçen Şemsi Hoca’nın
odasında gördüm. Muhabbet ediyorlardı. Falanca yöneticiyi hastaneye, bizzat
başhekime kendisinin götürdüğünü anlatıyordu. Bir ara çalıştığı yerden
ayrıldığını söyledi. Niye sorusuna da:
“-Hesabını veremeyeceğim bir
maaşı isteyemem!” dedi.
Kendimi onun ile ölçtüm. Onun
erdemliliği yanında mahcubiyet duydum. Dedim insanlar demek görüntüleriyle
ölçülemiyor. Erdemleri ile insan insan oluyor.
Bu minval bir süre daha devam
eden muhabbetin ardından o kişi, çıkmak için ayaklandığını ihsas etti. Bizim
Şemsi Hoca da elini cebine attı ve iki ufaklık para çıkardı ve ona uzattı. O da
aldı ve teşekkür ederek çıktı. Şemsi
hoca ile göz göze geldik, o da mahud bir işaretle elini salladı, böyle işte
dedi.
Benim az önceki hayranlık
anlamındaki şaşkınlığım, yeni bir şaşkınlığa evrildi. Ben bu adamı mütevekkil
sanmıştım. Şimdi gördüm ki mütevekkil değil müteekkil imiş.
Hz. Ömer Yemen’li bir grup insan
görmüş, onlara:
“-Siz necisiniz?” demiş. Onlar da:
“-Biz mütevekkilleriz (Allah’a
güvenip her işimizi O’na ısmarlayanlarız”) diye cavap vermişler. Hz. Ömer
onlara:
“-Hayır aksine siz müteekkiller
yani yiyicilersiniz. Mütevekkil olanlar tohumu toprağa atıp da ondan sonra
güvenenlerdir” diye onları paylamış. (Rebîu’l-ebrâr, I, 369)[1]
Yine de kafam karışık.
Sahi erdem nasıl bir şey?
Ve kim mütevekkil ve kim
müteekkil!
Her halde tevekkül sırtımızdaki
yükü O’na havale etmek. Sırtına yük almaya yanaşmamışsan neyi ve kime havale
edeceksin ki?
Dua ile!
11.07.2012
GARİBCE
[1] لقي عمر رضي الله عنه ناساً من أهل اليمن، فقال: ما أنتم؟ قالوا: متوكلون.
قال: كذبتم، بل أنتم متأكلون، ألا أخبركم بالمتوكل: رجل ألقى حبه في بطن الأرض توكلاً
على الله. ربيع الأبرار - (1 / 369
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder