26 Temmuz 2012 Perşembe

Kerestesine Kıyamayan Müteahhit



Hani bir fıkra anlatılır:
Amerikan, Japon ve Türk ortak yapımı ve dünyanın en büyük gökdeleni, bitime az bir zaman kala büyük bir gürültü ile yerle bir olmuş. Amerikalılar inşaat için kullandıkları tonlarca demir için çok üzülüp, ağlarken, Japonlar kullandıkları tonlarca çelik için Harakiri yapmışlar, bizim Karadenizli uşaklar da "İyi ki çimento koymamışız. Yoksa biz de bunlar gibi üzülürdük daa" demişler.
Depremde yıkılan yapıların çoğu kamuya ve “çimentosunu kurtaran müteahhit” tiplerine aitti. Çimentoyu kurtardık ama, faturayı masum insanların canlarıyla ödedik. Olsundu nasıl olsa canların bir maliyeti yoktu.
Ben bu kez benzeri farklı bir durumu anlatacağım. Vaktiyle benim de aralarında olduğum bir grup arkadaşın birlikte yaptırdıkları evle ilgili.
Ha bu arada ben henüz arsa halinde iken kendi payımı bir hocamıza devretmiştim. Aldığım parayı da ticarî zekâma delalet edercesine yarısı olan 2500 dolarını bir lazer yazıcıya vermiştim. Diğer yarısı da herhalde öylesine gitmiştir.
Diğer arkadaşlar ise zaman içinde evi yaptırdılar ve içine oturdular. İlginç olan şu: İçlerinden biri anlatıyor. Her boyacıyı getirdiğimizde adamlar itiraz ediyor. Bu evin tavanı çok yüksek, fazladan işçilik var diye. Hakikaten de normal ölçülerin üzerinde bir yüksekliği var. Peki, sebep ne?
Efendim binayı yapan kalfa ya da her kimse elinde mevcut bulunan keresteye göre yüksekliği belirlemiş. Kerestelerin boyunu kesmeye kıyamamış, haliyle de binanın katlar arasındaki mesafesi normalin üzerinde yüksek olmuş.
Kafa, aynı çimentoyu kurtaran müteahhidin kafası.
Düşünün şimdi kerestelerin ucundan söz gelimi yarım metre kesildiği zaman beş kat varsa hepsinde aynı keresteler de kullanılacağından cüzî bir kereste kaybı olacak, buna mukabil bir binada bir kat kadar bir maliyet kurtarılmış olacak. Hani proje gereği yüksek yapılması gerekiyor olsa eyvallah, ama sırf keresteyi kesmeye kıyamama sonucunda bu kadar imkânı çöpe atma, üstelik gerek ısınma, gerek temizlik, gerekse döşeme gibi ömür boyu ekstra masraflara sebebiyet verme… Olsa olsa bu bir cins kafaya ait bir özellik olabilir.
Ve o cins kafa da haliyle bizim kafamız oluyor.
Kafa kafa da akıl nerede!
Allah “akleden bir kalp”ten bahseder durur.
Mücerred bir akıldan değil, çalışan, her an devrede olan bir akıl.
Mısırlıların bir nüktesi var: En pahalı akıl Saîd’lilerin (Yukarı Mısır) aklı derler. Peki niçin? Cevabı şööyle: Çünkü sıfır kilometre, henüz daha hiç kullanılmamış da ondan.
Bizim aklımız ne kadar eder acaba!
Dua ile!

26.07.2012
GARİBCE

Gönencimiz ağıtlar üzerine olmasın!

1 yorum:

  1. sayın hocam o kafadan yıllarca kurtulamadık.Allah sonumuzu hayır etsin.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...