Efendim
günlerimiz hayır ola, şerler def ola!
Garibce’nin
bu seferki Toroslar’dan getirdiği çamsakızı, kayınvalidesinden duymuş olduğu
bir deyiş. Doğrusu o ilk kez duyuyor.
Bir
düğün oluyor. Oynuyorlar, eğleniyorlar. Sonra kızı çıkarma sırasında kapı
parası adıyla yüklü sayılabilecek bir meblağ isteniyor. Ama ısrarcı olunuyor.
Sinirler geriliyor, akrabalar birbirlerine lâf dokunduruyorlar ve epeyce bir
uğraştan sonra neyse ki kızı alıyorlar. Daha sonra bunu kayınvalide duyuyor ve
kızıyor. Başlıyor öfkeyle konuşmaya. Sözü çeyize getiriyor ve “iki hasır bir yastık horozun boynuna astık” deyiveriyor.
Daha sonra bu sözün “iki şilte bir yastık onu da terkiye astık”
şeklinde kullanım şekli olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz. Ancak kayınvalidenin sözü bağlama daha iyi uyuyor;
çünkü ötekinde olmayan bir mübalağa (abartı) içeriyor. Zira “iki şilte bir
yastık onu da terkiye astık” sözü olabilirliği ifade ederken, horozun boynuna
asılması daha üst düzeyde bir mizahı içeriyor.
Göç olgusu, bizlerle birlikte dilimizi öğrenme imkânlarımızı da
savurdu.
Dua ile!
03.07.2012
GARİBCE
Not: Kapı parası olarak vaktiyle Garibce de “ille bir saat
isterim” diye tutturmuştu ama alamamıştı. Anlaşılan odur ki kapı parası hâlâ
varlığını sürdürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder