3 Temmuz 2012 Salı

“İki hasır bir yastık horozun boynuna astık!”




Efendim günlerimiz hayır ola, şerler def ola!

Garibce’nin bu seferki Toroslar’dan getirdiği çamsakızı, kayınvalidesinden duymuş olduğu bir deyiş. Doğrusu o ilk kez duyuyor.

Bir düğün oluyor. Oynuyorlar, eğleniyorlar. Sonra kızı çıkarma sırasında kapı parası adıyla yüklü sayılabilecek bir meblağ isteniyor. Ama ısrarcı olunuyor. Sinirler geriliyor, akrabalar birbirlerine lâf dokunduruyorlar ve epeyce bir uğraştan sonra neyse ki kızı alıyorlar. Daha sonra bunu kayınvalide duyuyor ve kızıyor. Başlıyor öfkeyle konuşmaya. Sözü çeyize getiriyor ve “iki hasır bir yastık horozun boynuna astık” deyiveriyor.

Daha sonra bu sözün “iki şilte bir yastık onu da terkiye astık” şeklinde kullanım şekli olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz.  Ancak kayınvalidenin sözü bağlama daha iyi uyuyor; çünkü ötekinde olmayan bir mübalağa (abartı) içeriyor. Zira “iki şilte bir yastık onu da terkiye astık” sözü olabilirliği ifade ederken, horozun boynuna asılması daha üst düzeyde bir mizahı içeriyor.

Göç olgusu, bizlerle birlikte dilimizi öğrenme imkânlarımızı da savurdu.

Dua ile!

03.07.2012

GARİBCE



Not: Kapı parası olarak vaktiyle Garibce de “ille bir saat isterim” diye tutturmuştu ama alamamıştı. Anlaşılan odur ki kapı parası hâlâ varlığını sürdürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...