23 Temmuz 2012 Pazartesi

Medine Camii'nde Dördüncü Cüz Özeti


Garibce Medine Camii’ndeydi

Bugün öğle namazı öncesi Garibce Medine Camii’nde Ramazan’ın dördüncü günü olması münasebetiyle mukabelede okunacak olan cüzün özet tefsirini yapmaya çalıştı.

Tabii hoca bildiğini okur derler.

Sayın İstanbul Müftülüğü’müzün organize ettiği bu etkinlik büyük camilerde devam ediyor. Hani namazdan sonra okunacak olan cüzün içeriğini özetle de olsa öğrenmiş olmak cemaat açısından iyi olmalıdır diye düşünülüyor.

Fakat uygulamada zorluk var: Bir cüzün tefsirinin 40 dakika içine sığdırılmasının imkânı yok, bu  bir. İkincisi çok değişik konular var. Bazen hiç birbiriyle ilgisi olmayan konular bir arada.

Ben cemaate şöyle dedim: Kur’an hayat kitabıdır. Hayatta nasıl ki her şey iç içe, yan yana ise, sunî düzenlemeler yok ise Hayat kitabı olan Kur’an da böyledir. Onu sair kitaplar gibi görmek ve belli bir konu bütünlüğü içinde anlatım beklemek doğru olmaz. O yüzden, ayetler arasında bağlantılar kuracak tefsir kitaplarına ihtiyaç vardır. Bu türden açıklamalar yapacak hocalara bu anlamda ihtiyaç vardır. Sadece meal olarak okuyup geçmek yeterli olmaz, bazen istenilmedik olumsuz sonuçlar da verebilir.

Sadece metni okumak ise sevap için elverişli olabilir ama cehalet derdimizin devası, yoksulluk, ahlâkî çöküntü gibi hastalıklarımızın şifası olmaz. Dolayısıyla Hayat kitabımız olan Kur’an’ımızı anlamamız ve gereğini yapmamız doğrultusunda büyük bir cehd ve çabaya ihtiyaç vardır.

Her ne ise Medine Camii, büyük cemaati olan güzel bir cami. İmamı İlhami Hoca bizi hüsnükabul ile karşıladı. Çok güzel sesli bir de müezzini var.

Bu güzel camimizde biz özetle şu konular üzerine değindik:

İyilikten dem vuran ilk ayetle başladık, cemal tutkusu ve celal korkusu diye formüle etmeye çalıştığım ittikâ= Takvadan, birlik ve beraberlikten, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktan, iyilik ve kötülükler karşısında duyarlı ve tepkili olmaktan, riba yasağından ve insanların faizsiz kredi bulamamalarının iki sebebinden biri çıkar peşinde koşmak ise ikincisinin güven kaybı olduğundan, Bedir ve özellikle Uhud savaşından çıkarılacak ahlâkî derslerden, başarı için  kaba saba, katı kalpli değil, yumuşak huylu, hoşgörülü ve bağışlayıcı olmanın ve bir işi yürütürken birlikte olunan herkesi sorumluluk almaya katmanın (meşveret) gerekliliğinden, son olarak da Nisâ suresi 17-18. ayetlerde tevbenin nasıl olması gerektiğinden, bir müslümanın bile bile Allah’a kafa tutup, onun emirlerine karşı gelemeyeceğinden O’nun yasaklarını irtikap edemeyeceğinden bahsettik. Sonunda da okunan ezanın bitmesiyle birlikte bir iki dua ile bitirmiş olduk.

Allah tesirini halk eylesin! (Eskiler böyle derlerdi).

Bu vesileyle de epeydir çıkmamış olduğum Ümraniye çarşısını içinden geçmek suretiyle de olsa görmüş oldum ve bir eski öğretmen esnaf dostumu ziyaret ettim.

Şimdi ise Fakülte’de sizinleyim.

Oruçlarımız kolay ve makbul olsun!



Dua ile!

23.07.2012

GARİBCE


MEDİNE CAMİİ











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...