Garibce Medine Camii’ndeydi
Bugün öğle namazı öncesi Garibce Medine Camii’nde Ramazan’ın
dördüncü günü olması münasebetiyle mukabelede okunacak olan cüzün özet
tefsirini yapmaya çalıştı.
Tabii hoca bildiğini okur derler.
Sayın İstanbul Müftülüğü’müzün organize ettiği bu etkinlik büyük
camilerde devam ediyor. Hani namazdan sonra okunacak olan cüzün içeriğini
özetle de olsa öğrenmiş olmak cemaat açısından iyi olmalıdır diye düşünülüyor.
Fakat uygulamada zorluk var: Bir cüzün tefsirinin 40 dakika içine
sığdırılmasının imkânı yok, bu bir.
İkincisi çok değişik konular var. Bazen hiç birbiriyle ilgisi olmayan konular
bir arada.
Ben cemaate şöyle dedim: Kur’an hayat kitabıdır. Hayatta nasıl ki
her şey iç içe, yan yana ise, sunî düzenlemeler yok ise Hayat kitabı olan Kur’an
da böyledir. Onu sair kitaplar gibi görmek ve belli bir konu bütünlüğü içinde
anlatım beklemek doğru olmaz. O yüzden, ayetler arasında bağlantılar kuracak tefsir
kitaplarına ihtiyaç vardır. Bu türden açıklamalar yapacak hocalara bu anlamda
ihtiyaç vardır. Sadece meal olarak okuyup geçmek yeterli olmaz, bazen
istenilmedik olumsuz sonuçlar da verebilir.
Sadece metni okumak ise sevap için elverişli olabilir ama cehalet
derdimizin devası, yoksulluk, ahlâkî çöküntü gibi hastalıklarımızın şifası
olmaz. Dolayısıyla Hayat kitabımız olan Kur’an’ımızı anlamamız ve gereğini
yapmamız doğrultusunda büyük bir cehd ve çabaya ihtiyaç vardır.
Her ne ise Medine Camii, büyük cemaati olan güzel bir cami. İmamı
İlhami Hoca bizi hüsnükabul ile karşıladı. Çok güzel sesli bir de müezzini var.
Bu güzel camimizde biz özetle şu konular üzerine değindik:
İyilikten dem vuran ilk ayetle başladık, cemal tutkusu ve celal
korkusu diye formüle etmeye çalıştığım ittikâ= Takvadan, birlik ve
beraberlikten, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktan, iyilik ve kötülükler
karşısında duyarlı ve tepkili olmaktan, riba yasağından ve insanların faizsiz
kredi bulamamalarının iki sebebinden biri çıkar peşinde koşmak ise ikincisinin
güven kaybı olduğundan, Bedir ve özellikle Uhud savaşından çıkarılacak ahlâkî
derslerden, başarı için kaba saba, katı
kalpli değil, yumuşak huylu, hoşgörülü ve bağışlayıcı olmanın ve bir işi
yürütürken birlikte olunan herkesi sorumluluk almaya katmanın (meşveret)
gerekliliğinden, son olarak da Nisâ suresi 17-18. ayetlerde tevbenin nasıl
olması gerektiğinden, bir müslümanın bile bile Allah’a kafa tutup, onun
emirlerine karşı gelemeyeceğinden O’nun yasaklarını irtikap edemeyeceğinden
bahsettik. Sonunda da okunan ezanın bitmesiyle birlikte bir iki dua ile
bitirmiş olduk.
Allah tesirini halk eylesin! (Eskiler böyle derlerdi).
Bu vesileyle de epeydir çıkmamış olduğum Ümraniye çarşısını içinden
geçmek suretiyle de olsa görmüş oldum ve bir eski öğretmen esnaf dostumu
ziyaret ettim.
Şimdi ise Fakülte’de sizinleyim.
Oruçlarımız kolay ve makbul olsun!
Dua ile!
23.07.2012
GARİBCE
MEDİNE CAMİİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder