Allah insanı yarattı ve güzel yarattı.
Sonra da onu donattı. Onu insan yapan donatıların başında aklı gelir.
Aklım var ve bu bana yeter, demek gözüm var ve ben gözümle görürüm demek gibi bir şeydir.
Ben gözün mutlak olarak göreceğini sanırdım, ta ki bir konferansında Ramazan Saîd el-Bûtî hoca “Göz göremez, ışık olmadıkça!” diyene kadar. Sahi o ana kadar hiç düşünmemiştim. Işık ile göz arasındaki ilişkiyi. Göz yoksa ışığa ihtiyaç da yok. Körler açısından dünya ha aydınlık olmuş ha karanlık, hiçbir farkı yok. Ama görebilen bir göz varsa, illâki ışık olacak. Aksi takdirde bizim de körlerden farkımız kalmamakta, biz de görememekteyiz. Geceleri ve bir tünele girince göremeyişimiz, gözümüzün olmadığından ya da bozukluğundan değil, ışık olmadığındandır.
İşte aynen bunun gibi aklımızın da ölçme ve değerlendirme yapabilmesi için göze nispetle ışık neyse akla nispetle de o olan değer ölçütlerine ihtiyaç vardır. Bunu aklın bizzat kendisi belirleyemez. Bunlar aşkın bir kaynaktan gelir.
Akıl bir terazi onunla tartarız. Neyi ve nasıl tartarız? Tartılabilecek her bir şeyi tartabiliriz. Bunun için kilo, okka… gibi elimizde ölçütlerin olması gerekir. En az onun kadar önemli olan bir başka şeyde elde bir istihkak listesi bulunması gerekir. Öyle ya ölçeceğiz de kime ve ne kadar ölçeceğiz. Bunu belirten bir listenin de aklın eline verilmesi gerekir. Bu üç unsur ile ancak gerçek anlamda bir ölçme değerlendirme yapılabilir. Yoksa boşu boşuna terazi ile oynar dururuz. Uğraşımız anlamlı olmaz.
Elinizdeki ölçüt ağırlık ölçüsü ise, onunla bir insanın boyunu ölçemezsiniz, suyun sıcaklığını ve havanın basıncını da. Onların her biri için de ayrı ölçütler gerektir.
Aklı olmayanın dini yoktur. Akıl salt bir değer de değildir. Bir aygıt, bir yeti olmanın ötesinde değerin kaynağı ve vazıı gibi görülerek kutsanması, ona gereğinden fazla değer atfetmek olur.
Aklı yok saymak, aklı devre dışı bırakmak, başkalarının aklına ipotek etmek akla en büyük haksızlık ve zulüm olur. Bu bir tefrit tavırdır. Tersi de karşı bir aşırılık (ifrat) olur.
Sizin, şimdiye kadar ne yapacağınızı bilemediğiniz anlarınız hiç oldu mu?
Bir yol ayırımında bocaladığınız ve hangi yolu tutmanız gerektiğini bilemediğiniz oldu mu?
Cevabınız evet ise siz doğru yoldasınız demektir. Zira aklın yapabileceği en son şey budur. Çünkü onun tercihte bulunması ancak bir delile bağlı olur. Delil (kanıt) ise aklın dışında bir şeydir.
Aklınıza mukayyet olun ve sağlıcakla kalın.
Ha görmeyen biri iseniz bile karanlık bir gecede ışık taşımanızda fayda vardır. En azından gören biri sizin varlığınızdan haberdar olur da size çarpmaz. İyi mi?
Kalın sağlıcakla!
01.08.2012
GARİBCE
Bu sefer de göz ve ışık metaforunuzla tam yerine manzara koymuşunuz, hocam. Ramazan günlerinin neşesi oldunuz bize. Aklınıza, gönlünüze ve
YanıtlaSildilinize sağlık.