8 Ağustos 2012 Çarşamba

İslamî İlimlerde Bir Mîlâd




Garibce’yi izleyenler bol bol metin kullandığımı göreceklerdir. Bu adam bu kadar metni nasıl bulur, nereden alır, nasıl yazar … gibi sorularınız varsa bunun tek bir cevabı var: el-Mektebetü’ş-Şâmile.

Biliyor musunuz Garibce’nin elinin altında tam 10.000 takım kitaptan oluşan bir kütüphane var ve hepsi de bir tuşa dokunmak kadar yakın. Tabii bilene, kullanana.

Bütün imkânlar böyledir. İmkânlar sadece başarıyı mümkün kılar. Yoksa başarının kendisi değildir.

Üstelik bu program meccanîdir. Daha önceki programlarda kullanım için açılırken bir düğme olurdu ve o düğmede “parasını ödemeden kullanırsam vallahi billahi…” diye yemin ettiren bir ibare vardı.

Bu programda öyle bir şey yok; meccânî yani beleş. Sadece bilgisayarınıza kuruyorsunuz ve bu on bin kitap içinden istediğiniz bilgiye ulaşıyorsunuz. Tabii bir, ne aradığınızı çok iyi bilmeniz lâzım. İki nerede bulabileceğinizi de aynı şekilde bilmeniz lâzım. Doğru adres, doğru bilgiye en kısa zamanda ulaştırır. O yüzden kullanıcının durumu çok önemli elbette ki belirleyici olan o. Ama harika bir imkân. Ben vaktiyl el-Muvâfakât’ın tercümsini yaparken içinde geçen hadisleri de tahriç etmeye çalışmıştım ve gerçekten çok zorluklar çekmiştim. Ah şimdi olaydı ki… diyor insan.

Hele bizden önceki nesillerin Kur’an ve hadis fihristlerinden bile mahrum oluşları gerçekten havsalaya sığar gibi değil.

Teknoloji her alanda işlerimizi kolaylaştırıyor ama aynı zamanda da yabancılaştırıyor. Elinize alıp göğsünüze bastırdığınız, kokusunu duyduğunuz bir kitabınız yok, binlerce kitap ama hepsi dijital ortamda. Üstelik o bütünlüğü de göremiyorsunuz, sadece aradığınız kısmı ekranda görüyor sonra da onu kopyala yapıştır usulü ile alıp kendi sayfanıza taşıyorsunuz. Kitap ile aşinalığınız ancak bu kadar oluyor. Falanca sayfasının, alttan üçüncü satırı falan diyemiyorsunuz… Şehadet parmağınızı yalayarak sayfa çeviremiyorsunuz. Uyku ilacı olacak şekilde yüzünüze tutamıyorsunuz!

Bunlar da nostalji tarafı.

Garibce Yüksek Lisans talebelerine bu programın kullanımını mecbur tutuyor. Lisans derslerinde de bunu hararetle tavsiye ediyor ve isteyenlere bu programı yüklemekten de üşenmiyor.

Hâlâ bu programı kullanmayan hocalarımız var, onlara da şaşıyor.

Ben diyorum ki eğer bir gün İslâmî İlimler için bir rönesanstan bahsedilecek olur ve buna da bir mîlâd aranırsa, ben bu milâdın el-Mektebetü’ş-Şâmile olabileceği kanaatini taşıyorum.

Ne dersiniz? Abartıyor muyum? En az benim gibi/kadar kullanmadıkça yargıda acele etmeyin,  derim.

Sevgi ve saygı ile!



 08.08.2012

GARİBCE




3 yorum:

  1. Ahmet Hamdi Furat
    Hocam çok haklısınız. El yazmaları kütüphaneleri bağlamında da kitapların dijital vesiyonlarina bilgisayardan ulaşılabilmeyi bir "milad" sayabiliriz sanırım, ne dersiniz ?

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten kullanmasını bilen için bir bahru'l-muhît.İslami ilimlerle meşgul olanların vazgeçemeyeceği bir program.Dikkat çektiğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. :D güzel.. bu arada sayın hocam, benimkini silmek durumunda kaldım tekrar yüklemeyi düşünüyorum... bu bahaneyle sizi rahatsız edebilir miyim, siz de yazılarınızın neredeyse tamamını okuyan lisans öğrencilerinizden bir fanınız ile tanışmış olursunuz.. mümkün müdür??

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...