Garibce’yi izleyenler bol bol
metin kullandığımı göreceklerdir. Bu adam bu kadar metni nasıl bulur, nereden
alır, nasıl yazar … gibi sorularınız varsa bunun tek bir cevabı var: el-Mektebetü’ş-Şâmile.
Biliyor musunuz Garibce’nin elinin
altında tam 10.000 takım kitaptan oluşan bir kütüphane var ve hepsi de bir tuşa
dokunmak kadar yakın. Tabii bilene, kullanana.
Bütün imkânlar böyledir. İmkânlar
sadece başarıyı mümkün kılar. Yoksa başarının kendisi değildir.
Üstelik bu program meccanîdir.
Daha önceki programlarda kullanım için açılırken bir düğme olurdu ve o düğmede “parasını
ödemeden kullanırsam vallahi billahi…” diye yemin ettiren bir ibare vardı.
Bu programda öyle bir şey yok; meccânî
yani beleş. Sadece bilgisayarınıza kuruyorsunuz ve bu on bin kitap içinden
istediğiniz bilgiye ulaşıyorsunuz. Tabii bir, ne aradığınızı çok iyi bilmeniz
lâzım. İki nerede bulabileceğinizi de aynı şekilde bilmeniz lâzım. Doğru adres,
doğru bilgiye en kısa zamanda ulaştırır. O yüzden kullanıcının durumu çok
önemli elbette ki belirleyici olan o. Ama harika bir imkân. Ben vaktiyl
el-Muvâfakât’ın tercümsini yaparken içinde geçen hadisleri de tahriç etmeye
çalışmıştım ve gerçekten çok zorluklar çekmiştim. Ah şimdi olaydı ki… diyor
insan.
Hele bizden önceki nesillerin Kur’an
ve hadis fihristlerinden bile mahrum oluşları gerçekten havsalaya sığar gibi
değil.
Teknoloji her alanda işlerimizi
kolaylaştırıyor ama aynı zamanda da yabancılaştırıyor. Elinize alıp göğsünüze
bastırdığınız, kokusunu duyduğunuz bir kitabınız yok, binlerce kitap ama hepsi
dijital ortamda. Üstelik o bütünlüğü de göremiyorsunuz, sadece aradığınız kısmı
ekranda görüyor sonra da onu kopyala yapıştır usulü ile alıp kendi sayfanıza
taşıyorsunuz. Kitap ile aşinalığınız ancak bu kadar oluyor. Falanca sayfasının,
alttan üçüncü satırı falan diyemiyorsunuz… Şehadet parmağınızı yalayarak sayfa
çeviremiyorsunuz. Uyku ilacı olacak şekilde yüzünüze tutamıyorsunuz!
Bunlar da nostalji tarafı.
Garibce Yüksek Lisans talebelerine
bu programın kullanımını mecbur tutuyor. Lisans derslerinde de bunu hararetle
tavsiye ediyor ve isteyenlere bu programı yüklemekten de üşenmiyor.
Hâlâ bu programı kullanmayan
hocalarımız var, onlara da şaşıyor.
Ben diyorum ki eğer bir gün İslâmî
İlimler için bir rönesanstan bahsedilecek olur ve buna da bir mîlâd aranırsa,
ben bu milâdın el-Mektebetü’ş-Şâmile olabileceği kanaatini taşıyorum.
Ne dersiniz? Abartıyor muyum? En
az benim gibi/kadar kullanmadıkça yargıda acele etmeyin, derim.
Sevgi ve saygı ile!
08.08.2012
GARİBCE
Ahmet Hamdi Furat
YanıtlaSilHocam çok haklısınız. El yazmaları kütüphaneleri bağlamında da kitapların dijital vesiyonlarina bilgisayardan ulaşılabilmeyi bir "milad" sayabiliriz sanırım, ne dersiniz ?
Gerçekten kullanmasını bilen için bir bahru'l-muhît.İslami ilimlerle meşgul olanların vazgeçemeyeceği bir program.Dikkat çektiğiniz için teşekkürler.
YanıtlaSil:D güzel.. bu arada sayın hocam, benimkini silmek durumunda kaldım tekrar yüklemeyi düşünüyorum... bu bahaneyle sizi rahatsız edebilir miyim, siz de yazılarınızın neredeyse tamamını okuyan lisans öğrencilerinizden bir fanınız ile tanışmış olursunuz.. mümkün müdür??
YanıtlaSil