Vaktiyle İngilizce öğrenmeye
çalışırken okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Espri, ince olmalı, zeka düzeyini
göstermeli…
Adamın biri sinemaya gitmiş.
Arkasında ise bir kız bir oğlan devamlı muhabbet ediyorlarmış. Adam epey bir lâ havle çektikten sonra –diyeceksiniz
ki İngiliz ne bilir Lâ havle çekmesini, lisan-ı hâl ve fıtrat-ı selîmesiyle dedik
yani- geriye öfkeyle dönmüş ve :
“-Tek bir kelime anlayamıyorum!”
diye çıkışmış.
Arkadaki gayet sırnaşık ve hiçbir şey
yokmuş gibi:
“-Zaten” demiş, “biz kendi
aramızda özel şeyler konuşuyoruz!”.
Malum Ülker camiinde her akşam
teravihten önce vaaz ediyorum. Şimdiye kadar bir engel de çıkmadı. Fakat birkaç
gündür özellikle iki hanımı uyarmak istiyorum. Erkenden geliyorlar ve sesli
olarak konuşup duruyorlar. Ses üst kattan engin tavandan kavisliyor ve benim
kulağımda patlıyor sanki. Farkında
mıdırlar değil midirler tabii onu bilemiyorum. Birkaç gündür uyarmak istiyorum,
ama hele dur diyorum ve duymazdan geliyorum. Sonunda dün artık uyarayım dedim
ve aklıma bu espri geldi: Dedim:
“-Hanım kardeşlerim, sesinizi
duyuyoruz de ne dediğinizi tam anlayamıyoruz!”
İmam Efendi de namaz öncesinde
uyarma ihtiyacı duydu ve “Hanımlar, eğer biraz susarsanız çok makbule geçecek!”
gibi bir ifade kullandı.
Bu kadınlar usul erkan bilmiyorlar
değil. Onların camiye gelmesi dün bir bugün iki. Erkekler asırlardır
öğrenememişler de kadınlar bir iki günde mi öğrenecekler.
Eğer bu bir kabahat ise, tıynetlerine
değil de, sürece verilmeli derim. Hem onlar iç-ortak mekanda da değiller.
Konuşanın sadece sesini duyuyorlar. Bu da önemli bir şey.
Sevgiyle ve saygıyla!
07.08.2012
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder