Garibce’nin siyaset üzerine de bir iki kelam edesi geldi. Belki zülf-i yâre dokunur diyedir, bu gibi konulara pek girmedi. Ama arada bir güzellemelerde bulunmanın da fena olmayacağını düşündü.
Malum siyaset “gütmek” anlamına gelen bir kökten türetilmiştir ve Çoban benzetmesi de çokça kullanılan bir metafordur. Ama artık insanlar güdülmek istemiyor; adalet istiyor, hakkaniyet istiyor ve de eşitlik ve demokrasi istiyor.
Eskiden demokrasi deyince elli bir delinin 49 akıllıya tahakküm etmesi diye anlar ve tepkimizden tüylerimiz diken diken olurdu. Hemen;
وَإِنْ تُطِعْ أَكْثَرَ مَنْ فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ [الأنعام : 116]
ayeti aklımıza gelirdi ve “eğer sen yer yüzünde çoğunluğa uyarsan, onlar seni Allah’ın yolundan saptırırlar” deyiverirdik.
Meğer demokrasi tecrübe edildikçe öğrenilen bir şeymiş ve galiba biz demokrasiyi yanlış tanımışız.
Bizim fıkıh “Tasarrufu’l-imâm ale’r-raiyyeti menûtun bi’l-maslaha” der. Yani siyaset etmenin tek ölçütünün yönetilenlerin çıkarlarının (kamu yararı, devletluların çıkarı değil) gözetilmesi olduğunu söyler. Eh, demokrasi için bu kadarı da yeter.
Bu genel girişten sonra sözü bir noktaya getirelim: Sadece bir âyeti ve içinde geçen dört temel kavramı açıklayalım, olsun bitsin. Hepsi o kadar:
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
“Andolsun biz elçilerimizi beyyinelerle (açık kanıtlarla) gönderdik ve onlarla beraber Kitâb’ı ve mizanı (hak ölçütleri) indirdik ki insanlar adaleti yerine getirsinler. Ve kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok yararlar bulunan demiri indirdik...” (Hadîd 57/25)
Bu cami (toplayıcı) âyette, dört önemli terim geçmektedir. Bunlar kitap, mizan, kıst ve hadîddir.
“el-Kitâb”, son ve ekmel dinin ilke ve esaslarını içeren Kur'ân-ı Kerîm olmaktadır. Ölçütleri verir. Her şeyin kıstaslığı ondadır.
“el-Mîzân”, doğru tartan, hassas bir terazi olup, adaleti dağıtmada kullanılan yol, yöntem ve araçları sembolize eder.
“el-Kıst” ise, adaletin dağıtılması sonucu ortaya çıkan muvazene halidir. Hayatın her yönü lâyıkı veçhile ele alınır ve hiçbir yönü ihmal edilmeksizin dengeli, ahenkli ve düzenli bir yaşam tarzı ortaya konur. Hiçbir kimse ya da grubun, başka biri ya da grup üzerine tasallut ya da tecavüzde bulunmasına imkân verilmez.
“el-Hadîd” demir demektir ve kuvveti remzeder. Kitabın ilke ve esaslarının hayata geçirilmesi, adalet terazisinin işlevsel kılınması ve toplum içinde her türlü dengelerin kurulması için işte bu gücün desteğine ihtiyaç vardır.
Bunlar ahenkli bir şekilde bir araya gelmişse, orada hikmetli siyaset ve adalet var demektir.
“Adil olun! Adalet takvaya daha yakın olandır!”
11.08.2012
GARİBCE
Yukarıdaki logoda âyette sayılan unsurların hepsi bire bir mevct.
Bu simgeyi kabul edenler galiba bu işi biliyorlarmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder