6 Ağustos 2012 Pazartesi

Şüyuu vukuundan beter!



Bazı pislikler, çirkinlikler ve günahlar vardır ki şüyuu vukuundan beterdir.

Her insanın içinde bile şu kadar dışkı vardır ama orada kaldığı, dışarı çıkmadığı sürece rahatsızlık vermez. Ama dışarı çıktıktan sonra bir an evvel onu gömmek, yok etmek, uzaklaştırmak gerekir.

Kimi densizler öyle yapmıyorlar. Gördükleri pislik üzerine bir kürek toprak atıp da etkisiz kılma yoluna gitmiyorlar. Aksine ellerine bir çöp alıp ulu orta onu karıştırmaya başlıyorlar; kokusu ayyuka çıkıyor, duymayan kalmıyor. Sonunda da insanın hiçbir kimseye güveni kalmıyor.

Allah fuhşun her türlüsünü yasaklıyor. Onların önlenmesi için her türlü önlemin alınmasını emrediyor. Bütün bunlara rağmen eğer bir fuhuş irtikâp edilmişse o zaman derhal onun örtülmesini istiyor ve böylece zararının yayılarak başkalarına dokunmasını önlemeyi amaçlıyor.

Nûr surêsi 4. âyeti[1], bir kimseye zina isnadında bulunulması halinde bunun dört şahitle ispat edilmesini aksi takdirde o kişi müfteri ilan edilerek kendisine seksen celde (sopa/ kırbaç) vurulmasını ve bir daha da insan yerine konularak sözünün itibara alınmamasını, şahitliğinin kabul edilmemesini buyuruyor.

Bu da gösteriyor ki bir cürm-i meşhud şeklinde ortaya çıkmamış günahların ulu orta teşhir edilmesi ve şüyu bulması için çalışılması yanlış oluyor, hatta tecziyesi gerekli bir suç sayılıyor.

Settâr olan Allah nice günahlarımızı setretmiştir. O kadar ki onları bizim kendimize bile unutturmuştur. Öyle olmasaydı, yüzümüzdeki günah kiriyle birbirimizin yüzüne bakamazdık.
“İlk taşı içinizden günahsız olanınız atsın!” sözünün muhatabı siz olsaydınız tepkiniz nice olurdu.

“Eğer bütün günahlar içki gibi sarhoşluk verseydi dünyada ayık tek kimse kalmazdı” diyen tiryakinin sözü sizce de doğru mu?

O zaman biz de örtücü olalım. Olalım ki Settâr olan Yüce Allah’ın bu güzel isminin tecellisine mazhariyet bize nasip olsun.

Ya Rab! Bizi günahlardan koru. Bizi bağışla.  Gecenin karanlığının her bir şeyi örttüğü gibi üzerimize af ve mağfiret örtüsünü çek de kimse ayıplarımızı görmesin, günahlarımızın hesabını sormaya kalkmasın.
Dua ile!
 

06.08.2012

GARİBCE



[1] وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا وَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (4) إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ  [النور : 4 ، 5]

1 yorum:

  1. Muhterem hocam yazılarınızdan çok müstefid oluyoruz. Allah razı olsun güncel olarak konulara yeni yaklaşımlarınız bizlere ışık oluyor yol oluyor inşallah. Bendeniz bir İmam Hatip Lisesinde görev yapan bir idareciyim. Okulumuzda eski yıllardan kalan çok fazla Kur'an var. bunların çok büyük bir kısmı da yıpranmış ve ciltleri dağılmış durumda. bu Kur'anları kağıt geri dönüşümüne göndermek istiyorum. Ancak okuldaki Meslek dersleri hocaları Kur'anın yakılması gerektiğini belirterek bana karşı çıkıyorlar. Bense Geri dönüşümün olmadığı yerde yakmanın mantıklı olabileceğini ama böyle bir imkanın olduğu durumda yakmanın değil geri dönüşüme göndermenin dine daha muvafık olacağını düşünüyorum. İdareci olmam hasebiyle dediğim gibi yaptım ve Kur'anları geri dönüşüme gönderdim. Ama o günden beri zihnimin bir köşesi hep acaba yanlış mı yaptım diye soruyor. zatı alinizin konu hakkındaki fetvası beni rahatlatacaktır. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...