20 Ramazan 1433/ 08 Ağustos 2012 Saat 02.15 Ferah/Üsküdar
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:
“-Hocaam! Ay eskidi mi ne olur?” Hoca cevap vermiş:
“-Kırpar kırpar yıldız yaparlar!”
Yine o, “Ay mı daha faydalı güneş mi?” sorusuna da hiç tereddüt etmeden,
“-Elbetteki ay”, demişti. “Çünkü güneş zaten ortalık aydınlık iken doğar, ama ay gece karanlıkta doğar!”
Ne hikmet ama!
Garibce’ de Fitre başlıklı yazının fotoğraf kısmında ayın altına düştüğü notta şöyle bir espri yapmıştı.
“Ramazanın on altıncı gününün ayı: Görüldüğü gibi ay sağ taraftan kırpılmaya başlanmış. Bundan böyle gökyüzünde her gün bir kaç yıldız daha fazla göreceğiz (!)”
Bu, bir espri olması yanında doğru da. Çünkü ay karardıkça ışık azalır ve gökyüzü daha az aydınlanır. Karanlık çoğaldıkça da yıldızlar daha fazla gözükür. Yazın Anadolu’ya köyünüze gittiğinizde gökyüzünü yıldızların doldurduğunu görür ve “Şu büyük ayı, şu küçük ayı, aha şu kutup yıldızı!” gibi kendinizce belirlemeler yaparsınız. Aynı siz İstanbul’da nedense bir türlü o türden manzaraları göremez ve “yıldızları sayma” bahtiyarlığından mahrum olursunuz. Çünkü şehrin aydınlığı ve ilaveten gaz kütleleri gökyüzünü kaplar ve yıldızlar fazla gözükmez. Aynen dolunay günlerinde de olduğu gibi.
Hoca’ya sorulan aynı soru Hz. Peygamber’e de sorulmuş[1]:
-Ya Rasûlallah! Bu hilalin hali niye böyle, incecik iplik gibi gözüküyor, sonra giderek büyüyor ve tam yuvarlak hali alıyor. Sonra yeniden küçülmeye başlıyor ve eski iplik gibi haline gene dönüyor. Tek bir hal üzere karar kılmıyor. Neden böyle?” Bunun üzerine cevap olmak üzere Bakara 2/189. âyet nazil oluyor:
“Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.”
Bu sorunun cevabı Nasrettin Hoca’nın cevabı gibi olmayacak idiyse ve üslûb-ı hakîm üzere verilecekse, neyinize sizin ayın evrelerinin nasıl oluştuğu… ya da astronomik izahı. Çok merak ediyorsanız Hoca Nasrettin’in cevabını bekleyin. Ama sizin için bunun uygulama değerinden ve öneminden bahsediyorsanız, başka bir ifade ile sizi ilgilendiren hususu soruyorsanız onun cevabı da işte bu: Takvim yapabilesiniz, zamanı aylara bölebilesiniz, böylece hac, oruç ve zekât gibi ibadetlerin vakitlerinin belirlenmesinde, borçlarınızın vadesini, kiralama işlemlerinizin süresini vb. tayin etmede kıstas olarak kullanabilesiniz diye Allah size bir lütuf olarak bunu bahşetmiş, gökyüzünüze karanlık gecelerde bir kandil yakmış, hayatınızı kolaylaştırmış…
Hele bir de seyretmesi yok mu? O da ayrı bir zevki. Güneş gibi gözünüzü almaz, yakıp kavurmaz… Suda yakamoz, ışıl ışıl olsun, alıp sizi uzaklara götürsün.
Hiç düşündük mü o olmasaydı sevgiliye nasıl “Ay yüzlüm!” diye hitap edecek, naatler yazacaktık. Sena tepesinden üzerimize “ne” doğacaktı.
Siz işte bu gibi fayda ve öneme bakın; astronomik izahlar sizin neyinize. Henüz ümmî bir düzeyde olan insanların meşgalesi bu olmamalı. Ama ileride sırf bu iş için uğraşan bir zümre oluşur ve onlar bu konuda uzmanlaşırlarsa gerekli izahları ve astronomik hesapları varsın onlar yapsın. Siz Garibce’nin yaptığı gibi her gün fotoğrafını çekin veya gökyüzünde sadece izleyin. Bu düzeyde bir tecrübeniz de olsun. Tümden cahil de kalmayın.
Vasat bir insan güneşin vaziyetine bakarak gündüzün hangi vakitte olduğunu, aya bakarak da ayın kaçı olduğunu az çok bilmeli. Kendi gök kubbesine tümden de yabancı olmamalı.
Ayımız kutlu olsun. Bayrama az kaldı. Bizim bir filozof hocanın da dediği gibi “mübarek on bir aylar” da en az Ramazanımız kadar kutlu olmalı. Kadri, kıymeti bilinmeli!
Dua ile!
08.08.2012
GARİBCE
[1] معرفة الصحابة ـ محقق - (4 / 298) 1306 -عن ابن عباس : قوله : « يسألونك عن الأهلة (1) قال : نزلت في معاذ بن جبل ، وثعلبة بن عنمة ، وهما رجلان من الأنصار ، قالا : يا رسول الله ، ما بال الهلال يبدو - أو يطلع - دقيقا مثل الخيط ، ثم يزيد حتى يعظم ويستوي ويستدير ، ثم لا يزال ينقص ويدق حتى يعود كما كان ، لا يكون على حال واحد ؟ . فنزلت : يسألونك عن الأهلة قل هي مواقيت للناس في حل دينهم ، ولصومهم ، ولفطرهم ، وعدة نسائهم ، والشروط التي بينهم إلى أجل معلوم »
Hocam, sizi okumak hakkaten ayrı bir keyif.Akşamında, sabahında yazılarınızla ya düşündürüyor, ya yüzümüze bir tebessüm konduruyorsunuz. İyi ki varsınız! Osman Güman
YanıtlaSil