1 Ağustos 2012 Çarşamba

Tarifesi bende!


Ramazan Kur’an ayı.
Zaman aynı zaman, ama inince Kur’an, Ramazan oldu hayırlı bin aydan.
Bir de onu kendi özüne indirebilse insan, kim bilir ne kadar değeri artar o zaman (secili oldu).
Kur’an kendini nur= ışık diye niteler.
Işık sadece yolumuzu aydınlatır. Işık bizi gideceğimiz yere götürmez. Gideceğimiz yere gerçekten gitmek istiyorsak biz kendimiz gideriz. Bunun için lazım olan araç-gereci, azık gibi  tedarikleri, yol güvenliği için gerekli donanımları ve yol arkadaşlarını biz temin ederiz ve biz gideriz. Yolu kat etme zahmeti bize ait olur.
Işık ise başımızı oraya buraya vurmadan, uçuruma yuvarlanmadan, ayağımızı kaygan yerlere koymadan yol almamızın imkânı olarak yolumuzu aydınlatır.  Alt yapı hizmeti gibi, yararlanan yararlanır.
Ancak bu ışığı doğru kullanma şartına bağlıdır. Işığı kendinizden uzak, önünüzü aydınlatacak şekilde kullanırsanız işinize yarar. Arkanıza doğru tutarsanız kendi gölgenizden korktuğunuz olur. İnsanın yolunu kesen bir sürü vehim, ışığı yanlış kullanmanın bir sonucu olabilir.
Ama ona olan aşkınız yüzünden ışığı kendinize yakın tutarsanız ışık gözünüzü alır ve etrafta olan hiçbir şeyi artık göremez olursunuz. Hele bir de göremediğiniz için onları yok sayma garabet ve hamakatine düşerseniz işte o zaman sizde aydınlanmacıların içine düştüğü buhrana düşmüş olursunuz; onlar üzerine kapandıkları bilimden başka bir şey yok diyorlardı. Siz de Kur’an’dan başka bir şey yok dersiniz. Sözleriniz farklı ama, tavırlarınız ve haliyle sonuç aynı olur.
Hayata nispetle Kur’an makineye nispetle kullanma kılavuzuna benzer. Asıl olan makinedir. Ya da ciğere nispetle tarifeye…
Nasrettin Hoca ciğer almış, dostlarına da ağız tadıyla yiyebilmesi için güzel bir ciğer yahnisi tarifi yazdırmış, giderken çaylak bir dalış yapmış ve elindeki ciğeri kaptığı gibi uzaklaşmış. Hoca arkasından elindeki tarifeyi sallayarak “-Boşuna uğraşma, tarifesi bende!” diye bağırmış.
Çaylak kaptığı ciğerle karnını doyuracak ama bizim hoca elindeki tarife ile acep ne yapacak. Bin bir defa hatmetse acaba bundan bir kase yahni çıkar ve hocanın karnı doyar mı dersiniz.
Ciğer mi esas tarife mi?
Ciğer olmadan tarife bir işe yarar mı?
Hayatı dışlayan bir din anlayışı karın doyurur mu? Bir kızın gönlünü etmenin yolları dururken muhabbet muskası yazmakla, sıtmayı kovmak için, inek buzağısını almak için… hayatın gerekleri ne ise onlardan tamamen sarfı nazarla Kur’an okmakla, düşman taarruzlarına bin bir hatimlerle karşı koymak ciğer olamadan tarifeyle uğraşmaktan farklı mı?
Kur’an kendine ayrıca şifa da diyor.
Doktorun hastasına yazdığı reçete gibi.
Hasta doktordan çıkıyor ve şifa olan reçetesini yüz defa okuyor, ıslatıp suyunu içiyor, muska yapıp boynuna asıyor. Ama içinde yazılan ilaçları alıp da bir türlü içmiyor.
Ne dersiniz? Kur’an ile de biz aynısını yapıyor olmuyor muyuz? Asırlardır cehalet, fakirlik, bölük pörçüklük gibi dertlerimizden bunca Kur’an okumalarımıza rağmen şifa bulmamışsak, burada bir yanlışlık yok mu? Ve o yanlışlık bizde ve bizim sakim anlayışımızda mı, yoksa kendisinin Şifa olduğunu söyleyen Kur’an’da mı!
Evet Ramazan Kur’an ayıdır.
Aylardan Ramazan ki onda indi Kur’an
İnsanlık için hem hidayet hem Furkan
Hem de şifadır diyor Yüce Yezdan
Şifa olsun!

01.08.2012
GARİBCE


Bu gece ayın tam on dördü. Fotograf manuel ayarla  23.30 itibariyle çekildi.
Daha öğrenecek çook şey var.

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Tek kelime ile:Harika..
    Ama,nasıl ve nereden başlanacak da 'yaşayan Kur'an' olunacak..
    Kur'an ayı Ramazan için söyleneck son söz..Başka söze gerek yok..Kısa ve öz..Teşekkürler..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...