15 Ağustos 2012 Çarşamba

Oğlum, senin şifan bu!




Adam hasta olmuş. Akıllı mı akıllı imiş. O yüzden doktora gitmiş. Doktor şöyle bir süzmüş, ardından iyice bir muayene etmiş, şikayetlerini dinlemiş -demek ki iyi bir doktormuş- tanı koymuş ve sonra da güzel bir reçete yazmış ve uzatmış:

“Oğlum, durumun ciddi, şifan ise bu!” demiş.

Bizim akıllı adam almış eline reçeteyi bir sevinmiş bir sevinmiş, durumu kötüymüş ama şifası şimdi elindeymiş. Öpmüş öpmüş, başına koymuş, koklamış koklamış gözüne sürmüş. Başlamış okumaya, önce çok zorlanmış çünkü bir türlü sökemiyormuş. Zira yazı çok okunaklı değilmiş. Bilmezmiş ki doktorların yazısı zaten böyle olur. Ailelerine yazdıkları mektuplar da öyle miymiş acaba onu bilmiyormuş. Yoksa bu doktorluğun raconu muymuş. Neyse bu bir bahsi diğer ve bu gibi ayrıntılar şifanın bu reçetede olduğu özünü haleldar etmediği için bizim akıllı adamı çok da ilgilendirmiyormuş.

Bizim akıllı adama şifası olan yazıyı söktükten sonra başlamış hatmetmeye, her gün biraz daha hızlı okubabilir hale gelmiş ve artık günde bir gün önöce okuduğundan daha fazla okur olmuş. Sayısını kendisi de bilmiyormuş. Çünkü çetele tutsa, okuması yavaşlayacak. Bizim sofuların zikirmatiklerinden de henüz haberi yokmuş adamın, olsaydı o zaman okumalarının sayısını otomatik olarak bilebilirdi. Gerçi doktor belli bir sayı vermemişti ama, olsun ne kadar çok okursa o kadar çabuk iyi olacağında hiç şüphesi yoktu. O, onun şifası. onu yazan doktor gerçek bir doktordu. Onun üstesinden gelemediği hiçbir hastalık olmamıştı. Çok ünlüydü. Bir o kadar da müşfik.

Fakat bizim akıllı adamın durumunda bir değişiklik olmuyordu. Üstelik biraz da kötüye doğru gitme eğilimi vardı. Acaba dedi bizim akıllı adam, şifam olan bu reçeteyi fotokopi ile çoğaltsam da bir nüshasını hamaili yapsam boynuma assam, bir nüshasının da ıslatsam suyunu içsem, bir tanesini de ulu ağaç dibine mi gömsem… nasıl olur? Kendisinden daha akıllı adamları vardı, onlara danıştı:

“–Neee? Dediler. Şimdiye kadar daha yapmadın mı?”

Mahcup olmuştu. “-İyi!” dedi. ve şifasının suretlerini çoğalttı, bir tanesini muska yapıp boynuna astı, bir tanesini yağmur suyunda ıslattı içine de zemzem katıp suyunu içti, bir tanesini de ayak değmeyecek şekilde ulu ağaç dibine gömdü.

Aradan birkaç gün daha geçmişti… Durum vahamete doğru gidiyordu. Doktoru aklına düştü. Gidip doktoru durumdan haberdar edeyim dedi. Doktora vardı, doktor baktı neredeyse tanıyamayacaktı. “-Ne oldu?” dedi. “-Valla doktor! dedi, “senin verdiğin şifayı bir türlü beden kabul etmedi, bir türlü iyileşemedim”.

“-Peki ne yaptın?” dedi doktor. Bizim akıllı adam anlattı yaptıklarını. Biraz da böyle bilgice bir tavırla, kusursuz olarak her bir şeyi yaptığını söyledi. Tavırlarında şifanın hasıl olmayışına sebebin reçetede bir eksiklik olabileceği iması da sezinleniyordu. Öyle ya kendisi her bir şeyi hem de fazlasıyla yapmıştı. Eksiği varsa söylesindi.

Doktor deliye dönmüştü. Kapıyı gösterdi. “Defol!” dedi. “İyi halt etmişsin. Herşey tamam. Şimdi de gel benim başımın etini ye!”

Bizim akıllı adam neye uğradığını bilemedi. Çünkü bir yanlışı olmamıştı.  Saygıda kusur onun defterinde yazmazdı. Bir türlü anlayamadı. Ama saygısızlık etmedi ve ne yapacağını bilmez bir halde gösterilen kapıdan gerisin geri çıktı.

Doktor lâ havle çekiyordu. Yumruğunu masaya vuruyor, dişlerini gıcırdatıyordu. Bir iki saniye geçmemişti ki kapı çalındı. Bizim akıllı adam kapıyı araladı ve ürkek bir ses tonuyla:

“-Doktor bey!”, dedi “hepsini anladım da şu kafanızın etini yeme işi nasıl olacak!”



Garibce öyküyü yazdı.

Yorum size kaldı.

Dua ile!

15.08.2012

GARİBCE

3 yorum:

  1. herdogan38@.
    Acaba diyorum Sayın Garibce,şu bizim dönüp dönüp hatmedip de ne anlamamız ve ne yapmamız gerektiği noktasında akletmediğimiz Kur'an,bahsedilen reçete gibi olmasın...?

    YanıtlaSil
  2. Inanamiyorum ama hala Kur'ani okuyup anlamak ve hayatina uygulamak yerine boyle seylerden (suya okuyup icmek, muska yapip boynuna asmak, vb) medet umanlarin sayisi epey kabarik; benim ailemde de var.
    Hikayenin girisi biraz garip geldi bana; sanki 'sadece akilli adamlar doktora gider' sekline bir kabul yapmis.

    YanıtlaSil
  3. Yani şimdiye kadar hiç anlamadan hatim yapanlara mı bu hikaye. O kitabın herşeyi şifadır. Tabi ki anlamak daha güzel. Ama anlamazsan sana şifa vermez mi yani?

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...