Cömert insanlar deniz gibidir; yakınlarına inci saçarlar,
uzaklardakilere ise yağmur salarlar.
Zekeriya Güler hocamız uğradı, az önce. İnci saçtı gitti. Toplaması
da ardından bize düştü.
Bilgi kirliliğinden bahsettik. Hz. Peygamber’in “faydalı ilim”
istediğini, “faydasız ilimden de Allah’a sığındığını hatırladık. Bu duaların günümüz
bilgi kirliliği ile de ne kadar ilişkili olabileceğini dillendirdik:
İşte Hz. Peygamber’in o duaları:
Ümmü Seleme annemiz anlatıyor: Hz. Peygamber sabah namazını
kıldığı zaman şöyle dua ederdi:
“Allahım senden faydalı ilim, helal rızık ve kabul görmüş hayırlı
iş (amel) isterim”[1]
Câbir’den: Hz. Peygamber şöyle
buyurdu: “Allah’tan faydalı ilim isteyin, yararsız ilimden Allah’a sığının”[2].
O şöyle dua ederdi: “Acizlikten,
tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılıktan, kabir azabından sana
sığınırım Allah’ım! Allah’ın nefsime
takvasını ver ve onu Sen arındır. Onu
arındıracak olanların en hayırlısı sensin.
Onun sahibi ve yegâne dostu sensin.
Allahım! Faydasız bir ilimden, ürpermeyen bir kalpten, doymayan bir
nefisten, kabul görmeyen bir duadan sana sığınırım”[3].
Feys’de dolaşan sevgili dostlar. O
kadar çok bilgi yığını ile karşı karşıyayız ki, bunların içinde boğulup kalmak da
vardır. Bu bilgilerden bizim için yararlı olanlarını yani hikmeti nasıl bilecek
ve nasıl seçeceğiz. Ömrümüz, en değerli sermayemiz bu bilgilerin içinde
kaybolmakla mı geçecek. Modern bir kavram olarak “bilgi kirliliği” dedikleri
şey bu olsa gerek. Oysa bize, bize lâzım olanı gerek. Bunu nasıl ayıklayacağız, hikmete nasıl
ulaşacağız, bu feraseti nasıl elde edeceğiz. Su hayattır, ama yüzme bilmeyenler
için felaketin ta kendisidir. İnsanın hayatı su ile olduğu gibi ölümü de su ile
olabilir. Bu itibarla bize hayat verecek su ile bizim helakimiz olacak su arasını
tefrik etmemiz lazım.
Ben şahsen, Garibce’ye sebep Feys’e
giriyorum. Orada coşkun seller gibi akan bilgileri görüyorum. Hepsi üstüme
üstüme geliyor ve korkuyorum. Zamanımdan korkuyorum, beni alıp girdaplarda
boğmasından korkuyorum. Gözlemlerim sonucu bilgi seli içinde bir kütük gibi akıntıya
kendisini kaptırmadığını gördüğüm dostların okuduklarına, izlediklerine,
tavsiyelerine ayrı bir önem veriyorum. Eskiden arkadaşını söyle senin kim
olduğunu söyleyeyim derdik. Şimdi neyi okuduğunu, neyi izlediğini, neyi
beğendiğini söyle seni bir yere koyalım diyoruz. Araçlar değişiyor ama öz
değişmiyor. Her şey yerli yerine oturana kadar, sular durulana kadar zayiat
biraz fazla oluyor ama işler sonunda duruluyor.
Sevgili dostlar. Günümüzde bilgiye
ulaşmanın yolları hem çok, hem daha bir kolay. Ama istediğiniz bilgiye
ulaşmanın önünde müthiş engeller var. Aradığınız yığınlar arasında erişilemez
olabiliyor. Eğer aradığınız bilgiyi tam ve net olarak
bilmiyorsanız, internetin sonsuz dalgaları arasında kaybolup gidebiliyorsunuz.
Ne aradığımızı ve nasıl arandığını çok iyi bilmek gerekiyor. Söz gelimi Garibce’nin
yazarı Mehmet Erdoğan hakkında bilgi aramak istiyorsunuz.
Meded ya Google’e diye yola çıktınız
Mehmet yazdınız karşınıza 159 milyon bilgi çıkardı. Erdoğan yazdınız 49.100.000
bilgi, Mehmet Erdoğan yazdınız 404.000 bilgi çıktı. Haydi, çık bakalım bunun
içinden nasıl çıkabilirsen. Tırnak işareti içinde “Prof. Dr. Mehmet Erdoğan” yazdınız 123.000
bin bilgiye indi. Yanına ilahiyat da yazdıysanız 68.500 adet bilgiye düştü, ama
karşınıza çıkan ilk bilgi tam da aradığınız kimse ile ilgili. Altında sıralanan
bilgiler de keza aynı şahısla ilgili. Bu kayıtlamalar sayesinde siz ancak
aradığınız bilgiye ulaşabilmiş oldunuz. Eğer bu kabil kayıtlamalar yapamıyor,
bilginin adresini net olarak bilemiyorsanız elinizde navigasyon (yolgöster)
cihazının olmasının hiçbir anlamı olmuyor. Çölde bir yüzük aramakla, internette
bilgi aramak arasında hiçbir fark yok. İmkansızlığı anlatmak için eskiden “Sarı
Çizmeli Mehmet Ağa”mız vardı, adresi belli olmadığından bir türlü bulunamazdı,
yahut “sanki samanlıkta iğne aradık”
derdik çaresizliği ifade için. Bundan böyle “internette kayıtsız bilgi aramak”
gibi tabirler de dilimize girecek.
Siz siz olun, ne aradığınızı
bilmeden internetin azgın dalgalarına kendinizi kaptırmayın. Sörf yapacağım falan derken gulyabaniler alır
götürür sizi de kendinize geldiğiniz de çok şeyinizi kaybetmiş olursunuz. Tabii
değerli şeyleriniz varsa! En büyük sermaye olan vakit hâlâ sizin için de çok
değerli ise. Ama zaten zamanı öldürmek için çabalıyorsanız, internet bunun için
birebir…
Allahım, faydasız bilgiden sana
sığınırız. Bizi ecit mecitin şerrinden, gulyabanilerin ayartmasından, deccalin azdırmasından,
dabbetü’l-arz fitnelerinin şerrinden muhafaza eyle!
Âmin!
28.09.2012
GARİBCE
[1] سنن ابن ماجة ـ محقق ومشكول - (2 / 85) 925- عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ
, أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى الله عَليْهِ وسَلَّمَ كَانَ يَقُولُ إِذَا صَلَّى الصُّبْحَ
حِينَ يُسَلِّمُ : اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْمًا نَافِعًا ، وَرِزْقًا طَيِّبًا
، وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً.
[2] سنن ابن ماجة ـ محقق ومشكول - (5 / 15)
عَنْ جَابِرٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَليْهِ وسَلَّمَ : سَلُوا اللَّهَ
عِلْمًا نَافِعًا ، وَتَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ.
[3]صحيح مسلم ـ مشكول وموافق للمطبوع - (8
/ 81) 7081 كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ « اللَّهُمَّ
إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَالْهَرَمِ
وَعَذَابِ الْقَبْرِ اللَّهُمَّ آتِ نَفْسِى تَقْوَاهَا وَزَكِّهَا أَنْتَ خَيْرُ مَنْ
زَكَّاهَا أَنْتَ وَلِيُّهَا وَمَوْلاَهَا اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ
لاَ يَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ وَمِنْ دَعْوَةٍ
لاَ يُسْتَجَابُ لَهَا ».
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder