17 Eylül 2012 Pazartesi

Nerede bu ümmet!



Türabe mahlaslı Garibce'nin bir okuyucusu “Düşmana karşı öfke ve kini kontrol etmek” başlıklı yazıyla ilgili aşağıdaki yorumu yapmış:
“Hocam tamam haklısınız ama hep olan müslümanlara oluyor, hep sabrı da yanlış anlayıp durduğumuz yerde duruyoruz. Bu olanlara misliyle mukabele gerek ama nerede bu ümmet?”
Evet nerede bu ümmet!
Ümmet, amel-i salih deyince hep namaz kılmayı, oruç tutmayı, umreye gitmeyi, diz üzeri çöküp, boyun büküp zikir etmeyi  anlamış.
“Elinizden geldiğince güç hazırlayın!”[1] emrine imtisali salih amellerin başında görmemiş.
Hz. Peygamber’in “çocuklarınıza yüzmeyi, ok atmayı, ata binmeyi öğretin” gibisinden emirlerini günümüz şartlarına göre güncelleyip “güçlü olma”nın gerekleri ile donatacak şekilde yetiştirmeyi asıl amel-i salih bilmemiş.
Hz. Peygamber’in âyette geçen “kuvve” kelimesin “er-Remyü” diye tefsirini ok atmak diye anlamış ve yirmi birinci asırda bile sünnet diye ok talimine devam etmiş. Atılarak kullanılabilen her türlü silah olarak güncelleyip gereğini yerine getirmemiş.
Okuma’yı sadece Kur’an okuma anlamış ve çağın en büyük gücü olan “yüksek teknoloji yazılım programlarını” yazabilecek güçlü dehalar yetiştirememiş.
İnfakı, yatırım diye değil bir fakirin avucuna konulan üç beş kuruşluk bir sadaka olarak anlamış.
Elindeki trilyonlarca Petro dolarları Müslüman beyinlerin yetiştirilmesinde değil, Batı’nın bankalarında  “kenz” eylemiş. Şimdilerde o kenz, onu nemalandıranların elinde  kızdırılıp kızdırılıp kendisiyle Müslümanların böğürleri, alınları dağlanıyor. Görüntüler yürekleri dağlıyor.
Açlıktan ölen milyonların ahı, hiçbir duanın yükselmesine yol vermiyor.
Küçükken çocuklar birbirimizle kavga ederdik. Gücümüz yetmeyince de “Sen bizim evin önünden geçersin değil mi!” diye güya kendimizi avutmaya çalışırdık.
Mukabeleyi bilmisil dişe diş, göze göz şeklinde olur. Kim senin gözünü çıkardı ise sen de onun gözünü çıkarırsın. Bu kısas olur. Eşitlik esasına dayanır. Ama birisi senin gözünü çıkarmış ve sen gitmiş, senin gözünü çıkaran kimsenin dığdığısının dığdığısı dış kapının mandalı türünden sana yapılan haksızlıkta hiçbir katkısı olmayan masum birinin gözünü çıkarır ve ne yapayım benim de gözümü çıkardılar dersen, bu mukabeleyi bilmisil olmaz.
Senin hayvanın komşunun bahçesine girmiş ve zarar vermiş, o da gitmiş eşeğin kuyruğunu kesmiş, buna öfkelenen sen gitmişsin adamın harmanını yakmışsın, o da öfkeyle kalkmış ve senin yakın ya da uzaktan bir akrabanın kafasını koparmış, vay efendim sen benim yakınıma bunu nasıl yaparsın diye sen kalkmışsın bu kez onun evini içindekilerle birlikte kundaklamış ateşe vermiş, cayır cayır içindekilerle birlikte yakmışsın… Görüldüğü gibi bu anlayışın bir yerde duracağı yok. Ve bu asla mukabele bilmisil değildir. Bu cehaletle, asabiyetle, kin ve öfkeyle beslenen bir anlayışın etrafı yangın yerine çevirmesi demektir.
Beraet-i zimmet asıldır. Herkes doğuştan günahsız, borçsuz ve suçsuz doğar. Birini suçlu kabul etmek ancak delile dayalı ispata bağlıdır. Suçsuz bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.
İslam’ın bize öğrettiği budur.
Ama Müslümanların yaptıkları başkadır.
Allah bize akıl, izan, insaf ve yerinde kullanabileceğimiz bir güç versin!
Dua ile!

17.09.2012
GARİBCE



[1] وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ  [الأنفال : 60]

1 yorum:

  1. amin hocam bizde sizin gibi düşünüyoruz bu yüzden gerekenleri her alanda gerektiği şekilde yapacağız allah yar ve yardımcınız olsun

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...