6 Eylül 2012 Perşembe

Sandalyede oturarak namaz kılma olmazmış!

 

 

Garibce bu konuda daha önce yazmıştı. “Ortalama yaş uzadı, iyi de!” başlıklı yazıya tekrar bakılabilir.

Fakat insanların algısını ve diyanetin tavrını[1] dikkate alarak bir daha yazma gereği duydu.
“Ellezîne yezkurûnallaha kıyamen ve kuûden ve alâ cünûbihim… Allah’ı ayakta, oturarak ve böğürleri üzerinde zikredenler” (3/191; 4/103) buyruğuna göndermede bulunularak sandalye üzerinde namazın caiz olmayacağı söyleniyor.  Oysa sandalyede oturan da oturuyordur sonunda.
Bazı yerlerde katı uygulamalara gidildiği ve camilerdeki sandalyelerin toplatıldığı söyleniyor. Sandalye ya da tabure yerine güzel sıralı oturaklar konulmuşsa eyvallah, ona bir diyeceğimiz yok. Ama ille de yere oturarak kılacaksınız, aksi takdirde camiye gelmeyin anlamında bir tavır ise bu yanlış.
Neden yanlış? Çünkü bu, İslam’ın kolaylaştırıcı ruhuna uygun değil bir. İkincisi ülkemizde de yaş ortalaması iyice yükseldi, yere oturduktan sonra kalkmanın zorluğu bu insanlar için normalin üzerinde bir meşakkat sebebi olabilmektedir.
Benim şahsen kayınpederim namazına ve cemaate düşkün biridir. Her namazını cemaatle kılmaya çalışır. Dizlerinden rahatsızdı ve oturarak namazlarını kılıyordu. Sandalyeye oturmuyordu. Çünkü sandalyede kılınan namaz hakkında ileri geri lâf edenler çok oluyor. Belki kendisi de başka türlü kılmanın caiz olmayacağına inanıyordu. Bu gittiğimde rahatsızlığının çok ilerlediğini gördüm. Artık elde bastonla gidemiyor ancak koltuk değnekleri ile ayağa kalkabiliyor. Cami de eve yakın olduğu için o halde camiye gitmeye çabalıyor.
Daha önce kendisine camide namaz bittikten sonra bir adam “Amca bey, namaz kılarken kendini yorma, şöyle şöyle yapabilirsin!” gibisinden bazı şeyler demiş, sonra da kendisinin emekli müftü olduğunu söylemiş. Kanaat getirmek için de bizi tanıyıp tanımadığını sormuş, o da hem beni hem de müftü ağabeyimi tanıdığını söyleyince tamam demiş, inanmış. Şimdi onun söylediklerini tutmak gerekmiş meğer diyor.  Oturarak namaz kılma ısrarını sürdürdüğü için yanlış yaptığını ve bunun dizlerindeki rahatsızlığın ilerlemesine sebep olduğunu ve işin yerinden kalkamaz hale gelme noktasına geldiğini anlatıyor. Çünkü diyor, sandalyede oturarak namaz kılanlar, ayağa kalkmada fazla zorlanmıyorlar.  Az bir güç harcayarak ayağa kalkabiliyorlar.  Oysa oturarak namazın kılınması halinde inan kalkarken çok zorlanıyor.
Sevgili gençler! Bu anlatılanlar şimdi size hikâye gibi geliyor olabilir. Ama unutmayın ki ömrümüz uzun olur da yaşarsak, hepimizin yanaşacağı duraklardan biri ihtiyarlıktır. Çoğumuz için beklenenden uzun da süren bir durak. Dizlerden, gözlerden ferin kesildiği, ellerin ayakların tutmaz olduğu, oturup kalkmanın bile artık gözde büyüdüğü bir dönem hepimizi bekliyor. O yüzden,  kendi geleceğimizi de dikkate alarak yaşlılarımızı şefkatle bağrımıza basalım, onların sıkıntılarını azaltmak için yapmış oldukları bir tercihi “Hayır, asla öyle olmaz, ille de şöyle olacak, oturman lâzım hem de ayaklarını uzatman lâzım…” diyerek fıkıh kitaplarında da böyle yazıyor gibi gerekçelerle bu insanlarımıza merhametsizlik etmeyelim. Unutmayalım ki mutadın üstündeki her zorluk bir ruhsata kapı aralar. Bunu böyle bilelim.
Feys’de dolaşan ve medyanın malzeme olarak kullandığı şu fotoğrafa bakın! Tam anlamıyla mevcut durumu saptırıyor ve kamuoyunu yanıltmayı amaçlıyor.  Caminin bütünlüğü içerisinde hele kalabalık cemaatlerde bu insanların dikkat çekmeyecek kadar bir varlıkları var. Zaten apartmanlarda oturup da asansörü de olmayan evlerde ikamet eden pek çok yaşlı merdiven inip çıkamama zorluğu sebebiyle camiye gelemiyor. Gelenler de ya safların bir ucuna ilişerek ya da en arkada birkaç sandalyeye oturup fotoğrafta olduğu gibi bir iki sıra oluşturarak namazların kılmaya çalışıyorlar. Ama siz projeksiyonu bütün camiyi gösterecek şekilde değil de sadece onların üzerine tutuyor ve onları camiin çok cüzî bir parçası olmak yerine sanki camiin tümü böyle imiş gibi lanse ediyorsunuz, ondan sonra da eyvah cami düzeni bozuldu diye yaygara koparıyorsunuz.
Ayıptır, günahtır, yazıktır.
Rahmetli babam birinde namaza geç kalmış ve imama rükudan doğrulduktan sonra katılmıştı. Sonunda o da bizimle selam vermiş ve namazını kendince tamamlamış ve üzerindeki yükün kalkmış olmasının rahatına varmış, hafiflemişti. Ben ise ona “Baba senin namazın olmadı, yeniden kılman lâzım” demiştim. “Niye?”, “Çünkü şuna şuna sebep!” diye de çok bilmiş bir eda ile gerekçesini söylemiştim.
Rahmetli gözümün içine uzunca bir baktıktan sonra “Biz seni bunun için mi okuttuk!” demişti.
Yaşlı bir adamı, din adına, Allah namına sıkıntıya sokmak sanki bizim işimizmiş gibi, kendimce önemli bir iş yaptığımı düşünüyordum. Fakat onun bakışları ve arkasından söylediği bu sözler, beni gerçekten çok utandırmıştı.
Lütfen, bir daha insaf edin, görüntü kirliliğine meydan veriyor ise, bazı camilerimizde örneklerini görüyoruz, onlar gibi estetik, güzel oturaklar koyun.
Oturabiliyorlarsa otursunlar, ama din adına ille de oturacaksınız demeye hakkımız yok.
Allah, cümlemize merhametiyle muamele buyursun!
Yaşlılarımız huzuru, evlerimizde, mabetlerimizde bulsun. Adı huzur olan evlerde değil. Zaten oraların huzuru, orada yaşamak zorunda kalanlar için değil, onları orada yaşamaya mecbur kılanlar için doğru imiş.
Huzurla kalın!

07.09.2012
GARİBCE



Sözgelimi yüz sene önce camilerimizde böyle bir görüntü istense de olmazdı. Çünkü bu adamların büyük çoğunluğu zaten bu yaşa gelemeden çoktan ölmüş olurdu.



Üsküdar Güzeltepe Birlik Camii bu konuda örnek alınabilir. Açıldığı günlerde çektiğim bu fotoğrafta yaşlılar için konulmuş estetik ve renk olarak da uyumlu oturaklar görülüyor. Yanda ortalarda bir yere konulmuş. Eğer onlar da kaldırmadılarsa tabii.

[1] Not: Din İşler Yüksek Kurulu’nun ilgili kararından bir paragraf şöyledir: Namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretleri kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır. Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıklar, bu konuda meşru mazeret olarak görülmemelidir. Dini açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça camilerde sandalyede namaz kılmak, göze hoş gelmeyen bir görüntü ortaya çıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Özellikle üzerinde namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılması, cami doku ve kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmaları uygundur."

7 yorum:

  1. "Oturabiliyorlarsa otursunlar, ama din adına ille de oturacaksınız demeye hakkımız yok." Yazının özeti burda yatıyor. Kişi oturabiliyorsa oturmaya gayret etmeli; oturamıyorsa yapacak bir şey yok ister sandalyede ister koltukta kılsın.
    Fakat bu koltuk bahsinin, camilerin kilise ve sinegoglara benzememesi adına bilinçlendirme amacı güttüğünün de bilinmesi gerekiyor.

    YanıtlaSil
  2. herdogan38@.
    Sevgili Garibce,bahsettiğiniz konu sadece sez sahibi olanlar değil,mağdur rolünü oynayanlar tarafından da sulandırılıyor gibi..
    Sair zaman rahatça oturup yemek yiyebilen,gittiği davetlerde oturarak yer sofrasında yer alan bu kişiler,camiye gelince eline aldığı bir tabure ile giriyor safa..
    Peki bu zatın hakikaten bir ortapedik dr.dan oturmanın-ki namazda ayaklarını kıbleye karşı uzatmak, bağdaş kurarak olmak üzere her türlü oturuşun olabileceği belirtiliriken- zararlarına dair bir tıbbî bilgi edinse ve bu bilgiye dayanarak da dinin kolaylaştırılıcığı ilkesinden istifade etse daha şık olmaz mı?
    Şu ana kadar hiç bir müslümanın taburede namaz kılamsına dair bilgi almak için müftülüğe müracaatı vaki değildir.
    Ne dersiniz?
    Sevgi ve başarı dileklerimle...

    YanıtlaSil
  3. Garibce allah sizden razı olsun. din adına konuşanlar keşke sizin gibi hayatı merkeze alarak konuşssa. allah babanıza gani gani rahmet etsin çok güzel demiş: “Biz seni bunun için mi okuttuk!” kitaplarda yazanları papağanlar gibi ezberden tekrar edenler, gerçekten de okumuş mu oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyi suiistimal edenler elbette olacaktır. Fakat suiistimalin önüne geçelim diye genel bir yasak koyarak, gerçekten oturacak durumda olmayanları mağdur etmenin bir anlamı yok. İhtiyaç varsa dinde ihtiyacı karşılayan hükümde olmalıdır. Bu konuda hocamın değerlendirmesine katılıyorum. Bu ruhsatı suiistimal edenler varsa bunun hesabını verecek olanlar kendileridir. Kilise benzetmesine gelince doğrusu bunu da yerinde bulmuyorum. Caminin köşesine birkaç tabure-sandalye koymakla cami kiliseye benzemiş olmaz. Şekil bizde nedense her zaman özden daha önemli oluyor.

      Sil
  4. Namaz ibadeti -sadece- fıkhî yönüyle değil, fıkhın sınırlarını aşan yönleriyle ele alınması gereken bir ibadettir.

    ALLAH'ın huzurunda el pençe divan durmak,
    O'nun huzurunda eğilmek,
    O'nun huzurunda başımızı yere koymak ve
    acziyetimizi itiraf etmek.

    Hz. Peygamber (s.a.v.)
    nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabiye

    "Namazını ayakta kıl.
    Eğer gücün yetmezse oturarak,
    buna da gücün yetmezse yan üzere kıl."
    (Buhari, Taksiru'As-Salat, 19) buyurmuştur.

    [ ...hastalık ve özürlülük gibi
    herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin,
    zorunlu olmadıkça namazlarını
    sandalyede değil,
    yere oturarak kılmaları uygundur.]

    Fıkhen söylenebilecek en uygun söz bu olabilir,
    gerisi -kul- ile ALLAH arasında ...

    YanıtlaSil
  5. her haltı biliyorlar, gençken nice çam deviriyorlar, namaza alışmıyorlar, taburede namaz kılıyorlar. bir adam evinden yürüyerek camiye gelebilecek durumdaysa usulünce kılacak. prof etiketiyle dini çarptırmayın. Efendimiz A.S.V.imam-ı ve azam devrinde de yaşlılar vardı. varmı hadis, vermiş mi fetva! hanefi mezhebinde olmak ne demek?

    YanıtlaSil
  6. https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/sandalye-ve-siralarda-namaz-kilmak-2047759

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...