25 Eylül 2012 Salı

Sahi, hacca kim gider?


وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26) وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ (28) ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ (29) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ (30) [الحج]

26.       Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.
27.       İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
28.       Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.
29.       Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.
30.       Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.

Hz. İbrahim, Allah’ın emriyle Kabe’in inşasını tamamlayınca kendisine “İnsanlara hac etmelerini ilan et, herkese duyur!” denildi.  O: “Ya Rabbi! Benim sesim ulaşır mı ki!” dedi. Allah: “Sen ilan et, duyurması bize ait!” buyurdu.  Bunun üzerine Hz.İbrahim, Ebu Kubeys tepesi üzerine çıktı ve : “Ey insanlar! Yüce Allah size bu beyti ziyaret etmenizi emretti. Ta ki sizi cennetiyle ödüllendirsin ve cehennemin azabından azat etmiş olsun. Haydin hacca gelin!” diye nida etti. Bu çağrıyı erkeklerin sulblerinde olan, kadınların rahimlerinde bulunan herkes duydu. Karşılığı “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk! Buyur Allahım buyur!”  demek oldu. O gün o çağrıya her kim Lebbeyk diye cevap verdiyse vakti saati geldiğinde o hacca gitti.  Herkes o andaki icabeti ölçüsünde bu ziyareti gerçekleştirdi. Bir defa diyen bir defa, iki defa diyen iki defa hac yaptı.
İbn Abbas’ın beyanına göre de Hz. İbrahim bu ilanı yapınca dağlar eğildi, engeller ortadan kalktı ve onun sesi dünyanın her bir yanına ulaştırıldı. Dağ taş her şey bu kutlu çağrıyı duydu ve “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk!” diye icabette bulundu.
Kurtubî’ni Tefsirindeki bu beyanlara göre demek ki hacca herkes gidemiyor, o kutlu çağrıyı duymuş olup da dağların taşların Lebbeyklerine kendi Lebbeykini de katıp o kutlu çağrıya icabet edenler  ancak gidebiliyor.
Vaktiyle o çağrıya kulak açmış ve “Buyur Allahım buyur!” diye cevap vermiş kimseler, mevsimi geldiği zaman içlerinde bir kıpırtı duyuyor, bir heyecandır yaşıyor. O heyecanla bütün engelleri aşıp o kutlu mekana ulaşıyor ve Hac ediyor. Ne mal kalıyor engel olarak, ne makam,  ne evladüıyal ne de kota… Bir şekilde yolunu bulup gidiyor. Garibce’nin vaktiyle kasap yöneticisi olarak gitmesi gibi.
Allah haccımızı hac etsin!
Sahibülbeyt olarak  konuklarına ikramını bol etsin!
Anamızdan doğduğumuz gün gibi bizi her türlü günahlarımızdan, kaprislerimizden, hırslarımızdan, kötücül düşünce ve duygularımızdan arındırsın!
Amin!
25.09.2012
GARİBCE


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...