İslam Hukuku doktora programında Çağdaş Fıkıh Problemleri dersi genelde bende olmuştu. Bir ara Yüksek Lisans’ta da vardı. O kaldırıldı. Şimdi de doktorada tek yarıyıla düşürüldü. Zevkle geçen derslerimizden olmuştur.
Tabii dersleri zevkli kılan unsurların başında talebelerin iştiyakı gelir. Hoca da zaten bu iş için vardır. O zaman güzel bir helva ziyafeti sizi bekler.
Bununla birlikte Sonerlerin, Osmanların, Süleymanların… olduğu bir dönemi verimi açısından unutamıyorum. Bu arkadaşlar daha önceden bir grup oluşturmuşlar, yıllarca birlikte okmuşlar, kendilerini yetiştirmişlerdi. Dolayısıyla derste tartışma havasının oluşması için taraflar ve zemin müsaitti. (Bu arkadaşların tamamı şimdi bir yerlerdedir.)
Garibce’nin öncelik verdiği konular arasında her zaman kadın sorunu kendine önemli bir yer bulabilmiştir.
Birinde gene kadın konusunda ortaya çıkan problemler ve bunların çözüm yolları hakkında konuşuyorduk. Ben dedim ki: “Ben karşıdan gelmekte olan birisini erkek ya da kadın olarak algılarım, insan olarak değil!”
“Hem çocuklarıma bakarım, hem de doktoramı yaparım” tiplemesine uygun bir kızımız vardı. Zeki idi, çalışkandı. Tartışmayı seven, inanmadığı bir şeye karşı çıkmada tereddüt göstermeyen bir mizacı vardı. Bana öyle karşı çıktı ki, ben neredeyse kendimi “sapık” hissedecektim. İnsan olarak algılamalıymışım, cinsiyetten, cinsellikten âri olarak.
Yıllar geçti, belli bir yaşa geldik. Ama ben hâlâ uzaktan yaklaşmakta olan birini gördüğüm zaman bir erkek ya da bir kadının gelmekte olduğunu görüyorum. Bu ders bile bana etki etmedi, “sapık” yapımı düzeltemedi.
Sahi bu mümkün mü? Daha doğrusu “insan” diye bir şey hariçte var mı? Yoksa o tamamen zihinsel bir kavram mı? Gerçeklikte ise olan ya erkek ya da kadın değil mi? O zaman benim gelen erkek ise erkek, kadın ise kadın diye algılamam neden yanlış olsun…
Garibce o zamandan beri hâlâ kendisini acaba bir “sapık” mı diye sorguluyor. Bir erkek, karşısındaki kadını kadın olarak görmüyorsa, keza bir kadın da erkeği erkek olarak görmüyorsa bu kendi öz doğalarının farkında olmadıkları ve onları inkârda bulundukları anlamına gelmez mi?
Bu farkındalık ayrı, onlara bakışı ve onlar hakkındaki duyguyu kontrol ise ayrı bir şeydir. Bizden istenilen kontrol kısmıdır. Farkında olmak kısmı ise doğal olarak fıtratımızda mündemic ve meknuz olan bir gerçekliktir. Onları yok etmek, yahut yok saymak beyhude bir çaba olmalıdır.
Garibce’nin beyhude çabalara ayıracağı ne zamanı ne de imkânı vardır.
Sapık ve sapkınlıktan uzak saf bir gönül aynanız olsun, bütün gerçeklikler onda makes bulsun!
Dua ile!
09.09.2012
GARİBCE
Hocam; diğer yazı ve yorumlarınız gibi bu da harika. Zevkle takip ediyorum.
YanıtlaSilFeminist düşünce, erkek zihinlerini "ehlileştirme" çabasıyla duygularımızı, düşüncelerimizi, algılarımızı vs. nötrleştirmeyi emrediyor. Yani fıtrata ters davranmamızı buyuruyor. Lakin dediğiniz gibi, beyhude çaba...
Merhaba Hocam; güzel bir yazı teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla; yıllarca hep 'kadın' oldukları ve bu yüzden ayrımcılığa maruz kaldıkları için, kendilerinin herkes gibi 'insan' olarak 'algılanmalarını' istiyor olabilirler. Yoksa, sizin herkes gibi 'sağlıklı olduğunuzu' herkes biliyor, müsterih olun Hocam! :-) İsmail Taşpınar
YanıtlaSilGünümüzde bizim çevrelerin bazı tahsilli kadınları dişilik-kişilik tercihiine takmış, dişiliğimzi değil kişiliğimiz ön planda diyorlar. ancak buların birbiirne zıt şeyler olmadığını unutuyorlar. aynı zamanda cinselliği pasifize ederek fıtrata müdahale ettiklerini de unutuyorlar! Abdullah kahraman
YanıtlaSilBu düşünceye göre "kadın olmak" insan olmaktan -en az- bir derece daha altta kalan bir şey olmuş oluyor. "erkek olmak" da belli ki daha üstünlük ifade ediyor.. dolayısıyla sanki ortada buluşturulmak istercesine bir muhalefet olmuş öğrencinizin itirazı;
YanıtlaSil"hepimiz insanız ve erkek üstün değil kadın alçak değil" der gibi..
hasılı marazî bir itiraz, belki tahlîli daha isabetli yapılabilir..
her neyse, biz sadede gelelim;
şahsen ben de, evvel emirde, karşıdan gelen birini müzekker ya da müennes olarak teşhis ederim. büyük ihtimalle bunun tabiatı da budur.
hülâsa hocam: yalnız değilsiniz. :)
ve bu gidişle -fıtrata halel gelmediği müddetce- yalnız da kalmazsınız düşüncesindeyim..
selam ve hürmetle..
farklı ama güzel :)
YanıtlaSil