12 Eylül 2012 Çarşamba

Garibce'nin vuslat türküsü



Garibce bugün güne gurbet türküleriyle başladı. Hem yazdı hem ağladı. Yazı bittiğinde kuş gibi hafifti. Çünkü sevdiği can kuzusu bedenen uzakta olsa da, aha tam şuracığında, yüreğinin en derin yerinde sevgisini hissediyordu.
Şöyle böyle gün geçti.
Eve vardı.
Akşam kapı mandallarını tamir ile uğraşıyordu. Kulağına sevinç çığlıkları geldi. İlkokula yeni başlamış torununun okul kıyafetiyle el öpmeye geldiğini sandı. Fakat sevinç büyüktü. Gülistan’ın kokusunu almaya başladı. Ve evet Gülistanı gelmişti. Bir sürpriz yapmak istemişlerdi anlaşılan.
Şimdi Garibce yine ağlıyor, hem de her bir şey birbirine karışmış halde, sabah söylediği gurbet türküleri sanki ses vermiş, ilahî rahmeti harekete geçirmişti de, kulunu  kulunun  imdadına yetiştirmişti.
Rahmetli Garib Ali’yi hatırladım!
Çok sert ve otoriter bir babaydı. Yanında kendimizi rahat hissetmezdik. O yüzden de akşam yemeğinden sonra bir bahane bulur yanından kaçardık. Arkamızdan “Besmele görmüş şeytan gibi kaçın eşşoleşşekler” diye bize söylenirdi.
Ve o babam, benim Erzurum’dan her gelişimde, gurbetten her dönüşümde kendisini tutamazdı. Göz yaşlarını bizden saklamaya çalışırdı ve fakat onu da beceremezdi.
Oğlun babasına çekmesi ancak bir iftihar vesilesi olur. Ne var ki Garibce saklayamıyor üstelik paylaşıyor da.
Ya Rabbi sana binlerce şükürler olsun!
Hasret olan herkesi birbirine kavuştur.
Gurbetimizi kurbete (yakınlık) dönüştür.
Vuslat ne kadar güzel ve tatlı bir şey.
Ama ona o güzelliği ve tadı veren gurbetin acılığından başka ne ola ki!
Ayıran da  sensin, buluşturan da!
Lütfun da hoş kahrın da!
Sen’den gelen kahır olur mu ki?
Dua ile!
12.09.2012
GARİBCE

2 yorum:

  1. Haydi gözünüz aydın Hocam! Selamlar. İsmail Taşpınar

    YanıtlaSil
  2. hocam gözünüz aydın olsun! Pek duygulu olmuş!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...